GTAMulti.com - Türkiye'nin Türkçe GTA Sitesi
20 Ocak 2025, 05:52:06

Atatürk Köşesi

Başlatan Deuclion, 04 Ağustos 2019, 13:03:44

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Deuclion






Son düzenlenme: 04 Ağustos 2019, 13:16:22 Deuclion

sweezy


sweezy

ATATÜRK'ÜN ORDUYA SON MESAJI


(29 EKİM 1938)

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu! Memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmış isen, Cumhuriyet'in bugünkü feyizli devrinde de, askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun hâlde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.

Bugün, Cumhuriyet'in on beşinci yılını mütemadiyen artan büyük bir refah ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin huzurunda kahraman ordu, sana kalbi şükranlarımı beyan ve ifade ederken büyük ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum.

Türk vatanının ve Türk camiasının şan ve şerefini, dâhilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam inanç ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silahlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir feragati nefs ve istihkarî hayat ile her türlü vazifeyi ifaya muhayya olduğuna eminim. Bu kanaatle Kara, Deniz ve Hava ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selamlar ve takdirlerimi bütün ulus muvacehesinde beyan ederim.

Cumhuriyet Bayramı'nın on beşinci yıl dönümü hakkınızda kutlu olsun!

Mustafa Kemal ATATÜRK


rekcahml


Tulpar


xeta


Son düzenlenme: 04 Ağustos 2019, 23:36:12 xeta

xeta


Hazır böyle bir konu yakalamışken, Ata'mız hakkında bir kaç bilgi bırakmak isterim;

Mustafa Kemal Paşa'ya biz kendi hitabımızla "Ata" desek bile kendileri bu laftan hiç hâz etmezdi ve hoşlanmazdı.

Manastır Askerî İdadisi'nden kalma ufak bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek Kuru fasulye ve pilav oldu, tatlıyı pek sevmezdi fakat tatlı yemek istediğinde gül reçeli yerdi.

En büyük hayali Dünya turuna çıkmaktı bu sayede Türk dili ve Tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletecekti.

Özenli ve nevişahsınamünasır bir türkçe uslübü bulunuyordu ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.


xeta


Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakınındaki isimlerden Hacı Tevfik'in torunu, kütüphanecisi ve özel kalemi Nuri Bey'in oğlu Mustafa Kemal Ulusu'dan Atatürk'e ait önemli anektodları Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında anlattı. Neleri sevmezdi? Diktatör değil, tek adamdı. Eşiyle pek severek evlenmediği ve asıl aşkının Fikriye Hanım olduğu bir gerçek.

Uyumadan 48 saat çalışırmış. Babam 5000'e yakın kitap okuduğunu söylerdi. Okuduğu her kitabı babam da okuyordu. Çünkü sorardı. Savaşlarda cephelerde bile tarih kitabı okurmuş.

Fevzi Çakmak geleceği zaman sofrasında içki olmazdı. Ona karşı büyük saygısı vardı. Köşkte kapıda karşıladığı tek kişiydi.

Çok şık giyinirmiş. Ayakkabılarına çok dikkat edermiş. Kılık kıyafete çok dikkat ederdi. 1930'larda Adana'da, Karadeniz'deki kadınların kıyafetleri çok modern.

İslamiyet'e çok saygı duyarmış. Dolmabahçe Sarayı'nda sabahın gün ışıklarına kadar devam eden bir düğünde ezan vakti Atatürk manevi kızı Nebile'ye "Hadi bir ezan oku" diyor. Ve okumaya başlıyor. Babam "Tam yanı başındaydım, gözlerinden damla damla yaş aktığını gördüm" derdi.


DracDonix

İmzanız forum kurallarına uymamaktadır. (daha küçük boyutta bir imza seçiniz.)

Deuclion


xeta


Tommy Vercetti

'Benim adım Mustafa Kemal'dir. Ben ne diktatörüm, ne macera peşinde koşarım, ne de mağlubiyeti kabul eden bir kimseyim. Ben, yanlız milletimi düşünür, onun için yaşarım. Benim ve milletimin hakkı olan şeyi alırım. Alamayacağım bir şey yoktur.''

- Mustafa Kemal ATATÜRK


Deuclion

Mustafa Kemal'in bir anısı


Muallimler Ankara'da bir toplantı yapmışlar, bu içtimaya iki-üç muallim hanım da iştirak ederek salonda ayrı bir yere oturmuşlardı.

Muallim hanımların içtimaya gitmelerini hoş görmeyen meclisin sarıklıları Gazi'ye şikayete giderler. Gazi kızarak:

''Kimmiş muallimler cemiyet reisi ? Çağırın onu!''der. Mazhar Müfit birkaç dakika sonra içeri girince gürleyen bir sesle ona çıkışır:

''Siz Muallimler içtimada ne yapmışsınız ? Ne ayıp şey bu?'' Mazhar Müfit şaşakalır. Gazi'den bu hareket mi beklenirdi? Sarıklılar muzaffer bir beşaretle gülmektedir. Sarıklılar neşe içinde iken, Gazi'nin sesi hep aynı tonda devam eder:

''Olur şey değil,olur şey değil! Mazhar müfit hala ayakta ve hala ne diyeceğini şaşırmış bir halde cevap vermeye çalışır:

''Efendim vallahi...''

''Bırak bırak ben hepsini biliyorum; içtimaya muallime hanımları da çağırdınız. Fakat onları niye ayrı sıralara oturttunuz ? Sizin kendinize mi itimadınız yok,Türk hanımlarının faziletine mi ? Bir daha öyle ayrılık gayrılık görmeyeyim, anladınız mı ?''


Uzzy

"Yurttaşlarım, az zamanda çok ve büyük işler yaptık."

Bizlere Türkiye'yi, vatanımızı verdi. Özgürlüğümüzü verdi. Az zamanda sadece kendi ülkesine değil, Dünya'ya da çok ve büyük işler yaptı. O ölümsüz. Başkomutan izindeyiz.  :kalp:


xeta

Mustafa Kemal Atatürk'ün bir anısıdır:

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dâhil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:
-- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.
Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada
Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:
-- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.
Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.