GTAMulti.com - Türkiye'nin Türkçe GTA Sitesi

Ömer Seyfettin'in aramızdan ayrılışının 99. yıl dönümü

Başlatan sweezy, 06 Mart 2019, 23:09:38

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

sweezy



Ömer Seyfettin, Türk yazar, asker ve öğretmen. Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Türkiye kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularından olup, Türkçede sadeleşmenin savunucusudur.


ÖMER SEYFETTİN'İN HAYAT HİKAYESİ


Ömer Seyfettin, 1884 yılında Gönen, Balıkesir'de doğdu. Önce Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı.

Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası Redif Taburu'na tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı. Seyfettin ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı. Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı.

Ömer Seyfettin'in ölümü ise tam anlamıyla korkunç oldu. Seyfettin, 1920'den şeker hastalığından dolayı Haydarpaşa Hastanesi'ne kaldırıldı. Kadıköy dolaylarındaki evinde yalnız yaşayan Seyfettin'in şeker hastası olduğundan kendisinin bile haberi yoktu. Çünkü o zamanlar ne diyabet ne de insülin biliniyordu.

Seyfettin yemek yiyemiyor, giderek zayıflıyordu. En yakın arkadaşı Ali Canip, Seyfettin ile ilgileniyor, kendi evinden ona yemek taşıyordu. Doktorlar ise bol bol meyve yemesini ve meyve suyu içmesini söylüyorlardı. Seyfettin durumu giderek kötüleşti ve hastanede yattığı süre boyunca gözlerini hiç açamadı. Hastaneye kaldırıldıktan iki hafta sonra hayatını kaybetti.
Ölümünün ardından onu kadavra onun bedenini kadavra olarak kullanmak istediler. Çünkü ünlü yazarı hastanede kimse tanımıyordu. Bu nedenle sahipsiz bir ölü olduğunu düşündüler. Ve tıp öğrencileri yazarın cesedini kadavra olarak kullandılar. Yazarın başı bile gövdesinden ayrıldı.

O anın fotoğrafı gazetelerde yayınlandı, Seyfettin'i tanıyanlar hastaneye akın ettiler. Fakat artık her şey için çok geçti. Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Ömer Seyfettin yalnız öldü ve tek parça halinde bile gömülemedi.


Ömer Seyfettin Eserleri

Ömer Seyfettin eserlerinde sadelik hakimdir. Türkçeyi ve Türkçülük akımı eserlerinde ön plana çıkmış, kısa hikaye tarzı yazdığı eserleri edebiyat tarihimizin önde gelen yapıtları olmuştur. Aralarında Kaşağı, Falaka, Topuz ve pek çok bunun gibi başarılı eseri edebiyat dünyamızın kazandıran Ömer Seyfettin, Türkçülük akımının önde gelen edebiyatçılarındandır. Ömer Seyfettin edebiyatçılığının dışında Siyasette de etkilidir birisiydi. O dönem etkin bir Siyasi güç olan İttihat ve Terakki'nin önemli simalarından biri olmuştur. Osmanlı'nın son döneminde yaşanan Babıali Baskınında bulunan Ömer Seyfettin, askeri disiplin içerisinde yetişmiş bir yazardır. Çoğu eserinde Osmanlı'nın kahramanlıklarını ön plana çıkmaktadır ve eserlerinin çoğu hatta neredeyse tamamı ölüm içermektedir.



Enkei

Eserlerine göz gezdirme fırsatı bulduğum birisi, kaliteli kalemlerimizdendi. Saygıyla anıyorum.


wowglarfist

Allah rahmet eylesin. Böyle güzel insanların unutulmaması çok güzel bir şey...


ace


Zeta

Alıntı yapılan: Marionetta - 06 Mart 2019, 23:39:38

Eserlerine göz gezdirme fırsatı bulduğum birisi, kaliteli kalemlerimizdendi. Saygıyla anıyorum.