GTAMulti.com - Türkiye'nin Türkçe GTA Sitesi
28 Kasım 2024, 07:49:12

GTA Vice City Dijital Kitap

Başlatan lazlow, 23 Nisan 2021, 18:29:36

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 5 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

lazlow

Öncelikle:

Zamanında GTA Vice City oyununu bir kitap haline dönüştürme planım vardı. Epey ilerlemiştim ama araya giren bazı durumlardan ötürü tamamlayamamıştım. Çoğu yeri bitirsem de bir yere bağlayamadım. Okuyanlar: "Ne alaka? Bu görev böyle miydi?" diye sorular sorabilir.  Bu bir tam çözüm değildir. Bir açık dünya oyunu olan GTA Vice City'i tamamen bir kitap veya bir senaryo haline getirdim çünkü. Sık sık "burası böyle olursa daha iyi olurdu" diye düşünüp düzenlemeler, eklemeler yaptım, bütün konuşmaları yazdım ve iç sesleri verdim. Ancak sonunu getiremedim. Ben de hard diskimde tozlanmasın, burada paylaşayım dedim. Tamamlamak isteyenler olursa, memnuniyetle kabul ederim.

Başlıyoruz:

"Tommy" Vercetti 1951 yılında Liberty Şehri'nde doğmuştur. Babası bir matbaada çalışıyordu. Tommy de çocukken babasıyla birlikte silindirleri temizliyordu. Tommy, babasının izinden gitmeyi planlamıştı; Ancak, o, kendi tabiriyle "farklı bir hayat" yaşamıştı.
1971'den önce, Tommy, Forelli ailesine katılmıştır. Bu süreçte Tommy'nin gücü kat kat artmaktadır. O kadar güçlü olmuştur ki; onun bu kadar güçlenmesi, ailenin başı, Sonny Forelli'yi endişelendirmektedir. Onun için bir pusu kurmaya girişerek onu Harwood'a, birini öldürmesi için gönderdi. Ancak, tam on bir kişi Tommy'i öldürmek için Harwood'a geldi. Bir çatışmanın ardından Tommy, nihayet hayatta kalmayı başarabilmiştir. Ancak, ne vardır ki, hayatta kaldığı gibi, arkasında, öldürdüğü on bir ceset vardır.  Tutuklanıp, on bir kişiyi öldürme suçundan hapis cezasına mahkum oldu. Tommy'e idam cezası verilmişti. Forelli ailesi hakkında tek bir kelime bile söylemediğinden dolayı, Sonny adli bağlantılar kullanarak Tommy'nin cezasını 15 yıl hapis olarak hafifletti. Tommy, hapiste kaldığı 15 yıl boyunca Liberty Şehri Polis Departmanı'na Forelli ailesine dair tek bir şey dahi söylemedi. Basınlarca "Harwood Kasabı"  takma adını aldı. 


Vice Şehri'ne Giriş...

Marco's  Bistro, Liberty Şehri 1986

Bir depoyu, sadece bir tepe lambasının aydınlattığı loş bir ışığın altında, bir masa etrafında toplanmış birkaç karanlık adam aralarında konuşmaktadırlar. Arka planda çalan hafif müzik kasvetli ortamı biraz olsun yumuşatmaktadır.  Masa üzerinde sadece birkaç şişe şarap ve birkaç tomar para vardır. Adamlar konuşurken, karanlıkta yüzü gözükmeyen bir garson masadaki boş bardakları toplamaktadır. Masanın başında, mafya babası olduğu her halinden anlaşılan bir adam oturmaktadır.
"Tommy Vercetti ha? Hadi be! Serbest bırakacaklarını hiç düşünmemiştim."
"Hep başını aşağıda tuttu. Böylece herkesin olanları unutmasını sağladı."
"O insanlar, yakında  onu mahallerinin caddelerinde gördüğünde hatırlayacaklar.  Bu da ticaret için iyi olmayacak."
"Öyleyse biz ne yapacağız Sonny?"
"Ona eski bir arkadaşıymış gibi davranıp onu şehirden uzak tutarak oyalayacağız. Tamam mı? Biz güneye doğru genişleme hakkında konuşuyorduk değil mi? Vice Şehri bu günlerde yirmi dört ayar altın değerinde. Kolombiyalılar, Meksikalılar... Hatta şu Kübalı mülteciler bile bazı işlerde kendilerine pay çıkarıyorlar."
"Ama onların hepsi uy****rucu, Sonny. Hiçbir aile bu pisliğe bulaşmaz."
"Zaman artık değişiyor. Düşmanlarımız ödülleri kazanırlarken hiçbir aile buna sırtını dönmez. Şimdi, pis işlerimizi yapması için birini oraya gönderip güzel bir pay alalım. Tamam mı? Oradan iletişime geçebileceğimiz kişi kim?"
"Ken Rosenberg denen salak bir avukat. O nasıl Vercetti'nin tasmasını tutacak ki?"
"Ona ihtiyacımız yok. Ona biraz para verip şehre bırakarak başlangıç yapabiliriz. Tamam mı? Birkaç ay zaman verelim. Sonra biz oraya gidelim ve nasıl olduğunu anlamak adına ona küçük bir ziyarette bulunalım. Ne dersin?

Escobar Uluslararası Havaalanı, Vice Şehri

Havaalanın yanında beyaz bir Admiral aracın içinde gözlüklü ve kıvırcık bir adam gergin vaziyette beklemektedir. Çok geçmeden, mavi havai gömlekli bir adam, yanında iki koruması ve çantalarla araca yanaşır. Bu adam, Tommy Vercetti'dir.
"Hey baylar! Ben Ken Rosenberg! Sizi görmek ne güzel. Sizi toplantıya kadar götüreceğim. Anlaştık mı? Şimdi, satıcılarla görüştüm ve onlar... ee, şey... bir iş ilişkisi başlatmak için hevesliler. Yani, her şey yolunda giderse kendimiz için iyi olanı yapmalıyız. Bilirsiniz işte, iyi."

Ken, zırvaladıktan sonra arabayı çalıştırıp yola koyulur. Kimse ona cevap vermese de o konuşmayı sürdürür.
"Ticareti yapacağımız kişiler, ağabey-kardeş, tamam mı? Biri ticareti yaparken diğeri uçuşu halledecek."


Vice Şehri Limanı

Araba limana varmıştır. Şimdi geriye kalan, satıcıları beklemektir. Çok geçmeden, limana bir helikopter iner.
"Pekala. Onlar şimdi helikopterde. İşte anlaşma böyle: açık bir alanda basit bir ticaret yapmak istiyorlar. Tamam mı? Hadi."
Adamlar çantalarla birlikte araçtan inerler. Ken, araçta onları bekler. Aynı zamanda helikopterden çantalarla Dominik asıllı bir adam inip onlara doğru yürür. Tommy'nin konuşmaya başlamasıyla anlaşma başlar:
"Her şey hazır mı?"
"Yüzde yüz saf, bir numara Kolombiya malı, dostum."
"Göster bakalım."
"Yeşilleri göreyim."
"İşte, onluklar ve yirmilikler."
"Sanırım anlaştık dostum." diyerek kahkaha patlatır.
Ancak, bu kahkaha çok uzun sürmez. Nerden geldikleri belli olmayan üç maskeli adam silahlarıyla anlaşmayı tararlar. Satıcı ve Tommy'nin korumaları orada hayatlarını kaybederler. Helikopter uzaklaşırken Tommy, hiçbir yara almadan arabaya atlar.
"Hadi! Gazla!"


Vice Plajı, Ken'in ofisinin önü

"Kafamı delikten bir saniye çıkarınca kafama sıçıyorlar."
"Git biraz uyu."
"Sen ne yapacaksın?"
"Yarın ofisine uğrayıp bu rezaleti nasıl halledeceğimizi düşüneceğiz."
Ken ofisine gider, Tommy de Ocean View adlı otele gider. Gergin bir şekilde otele giriş yapar. Resepsiyonist, Tommy'i görür görmez yeni müşteri olduğunu anlar. Ona oda anahtarını verirken gergin yüz ifadesinden ötürü iyi olup olmadığını sorsa da cevap alamaz. Odasına girer girmez Sonny'i arar.

Eski Bir Arkadaş

"Merhaba Sonny."
"Tommy! Çok uzun zaman oldu. Biliyorum, biliyorum duygulara boğuldun. On beş yıl - Sanki dün gibi. "
"Bence bu senin görüşün."
"Hey, aile için zaman ayırmak kolay bir şey değildir. Ama aile kendine bakabilir. Değil mi? Neyse, anlaşma nasıl geçti? Şimdi beyaz altınlarla oturuyor musun?"
"Bak Sonny, tuzağa düşürüldük! Anlaşma bir pusuymuş; Harry ve Lee öldü."
"Şaka yapıyor olsan iyi olur Tommy. Paranın hala sende olduğunu söyle."
"Hayır Sonny. Para bende değil."
"O benim paramdı, Tommy. BENİM PARAM! Beni kandırmazsan iyi olur Tommy. Çünkü benim kandırılmayacak bir adam olduğumu biliyorsun."
"Bekle Sonny. Sana paranı ve uy****rucuları geri getireceğime dair söz veriyorum. Ayrıca bu işten sorumlu olanların siklerini sana postalayacağım."
"Hey. Bunu zaten biliyorum. Sen bir aptal değilsin. Ancak, seni uyarıyorum: Ben de değilim. Herhangi biri olsaydın çoktan ölmüştün. Ama senin hatırına, geçmişimiz hatırına bunu halletmene izin vereceğim."
"Bak. Sonny, sana söz verdim."
"Seninle iletişim halinde olacağım." diyerek Sonny telefonu kapatır. Tommy içinde bulunduğu bu durum yüzünden sinirlenip telefonu yere fırlatır.

Parti

Ken'in Ofisi

"Git biraz uyu demiştin ha? Bütün gece, ışıklar kapalı vaziyette, bu koltukta kahve içerek oturuyordum! Bu bir felaket. Mahvolduk adamım."
Ken konuşurken Tommy, pencereden dışarıyı izlemektedir. Ken konuşmayı sürdürür:

"Bu goriller beni dinlediklerinde buraya, kafamı kesmeye gelecekler. Tam bir rezalet! Ben bunun için hukuk okumadım. Pekala, şimdi ne halt yiyeceğimizi söyle."
"Kapa çeneni ve otur...Sakin ol. Sana, ne yapacağımızı söyleyeceğim. Sen, kokainimizi kimin aldığını bulacaksın. - Ve sonra, ben de onları öldüreceğim."

Tommy, bu sözünün üstüne Ken'in masasının karşısındaki koltuğa oturup ayaklarını masaya uzatır. Ken, Tommy'nin bu sözüyle biraz olsun rahatlamıştır.

"Bu gerçekten çok güzel bir fikir! Bir düşüneyim, düşüneyim." Ken düşünürken kıvırcık saçlarını kaşırken bir anda gözleri parlar: "Aha! Juan Garcia Cortez: emekli albay. O, bu anlaşmayı Vice Şehri'nin yerleşik haydutlarından uzak tutmamı sağlayan kişi. Tamam mı? Şimdi, dinle. O, bugün kıyıda, lüks yatında bir parti düzenliyor ve Vice Şehri'nin tanınmış büyük adamları da orada olacaklar. Tamam mı? Ben de davetliyim, tabii ki davetliyim ama buradan dışarı çıkarsam, kafamı uçururlar. O yüzden ben gidemem. Olmaz!"
"Çeneni kapatmanı söylemiştim sana. Ben giderim." deyip davetiyeyi masadan alıp kapıya doğru yönelir.

"Hey orda dur bakalım. Ben de 1978'leri severim. Ama bilirsin işte, bu parti, bira ve striptizci olanlardan değil. Seni yargılamıyorum ama bu kıyafetle yanlış anlamalardan ötürü bütün gözleri üzerine çekebilirsin."
"Kıyafetimin nesi var ki?"
"Tamam, bak. Rafael's adlı kıyafet mağazasının önünde dur. Onlara benim gönderdiğimi söyle, seni saygın olarak göstersinler. "
Tommy'e kendine kıyafet alması için para uzatır. Parayı alıp dışarı çıkar.

"Bu adam da kendini ne zannediyor? Şimdi de onlarla takılmam yetmezmiş enayi gibi giyinmek mi zorundayım? Bu gömleği seviyorum."
Kendi kendine söylenerek Ken'in bahsettiği Rafael's dükkanına gelir. Oradan bir yazlık takım elbise alır. Dışarı çıktığında bir adam motosikletinin dükkanın önüne park eder. Tommy, motosikleti görünce iç geçirir.
"Hmm...Güzel motor."
Adam motosikletinin kontağını açık bırakarak biraz uzaklaşır. Tommy de bunu fark edip gizlice motosiklete biner. Tommy'nin motosiklete atlamasıyla oradan uzaklaştığını fark eden motosikletin sahibi, arkasından bağırır.
"Olamaz! O benim motorum!"

Artık çok geçtir. Motosikletini çalan hırsız çoktan oradan uzaklaşmıştır. Bu saatten sonra polis çağırıp, motoru bulmak kolay olmayacaktır.

Pier 2

Çaldığı motorla Pier 2 adlı iskelenin önünde durur. Ken'in bahsettiği gibi, albayın "lüks" yatı oradadır. Davetiyesini gösterip yata binip, partiye girmeyi başarır. Parti kalabalıktır. Davetlilerin sesi, yatta çalan müziğin sesini bastırmaktadır.  Tommy, yatta çalışan bir kadın garson ile göz göze gelir. Kadın bir şey demeden uzaklaşır. Çok geçmeden emekli albay, Juan Garcia Cortez, Tommy'i görüp yanına gelir.

"Buenas Noches!" diye İspanyolca selam vererek konuşmaya başlar. "Bay Rosenberg'i temsilen gelmiş olmalısınız. Umarım son yaşananlar onun sağlını etkilememiştir ve akıl sağlığı iyidir bay..."
"Vercetti." der Tommy ve ekler: "Onun sadece açık alan fobisi var."
Cortez onun bu esprisine güler.
"Harika, harika. Peki, ya siz?"
"Ben sadece malımı istiyorum."
"Ah! evet. Hepimiz için şansız koşullar. Elbette ben de bunlar için soruşturma başlattım. Ama, böyle hassas bir konu biraz zaman alacak. Belki bunları daha sonra konuşuruz. Bu arada sizi kızımla tanıştırmama izin verin. Mercedes!"
Cortez'in seslenmesiyle minyon, genç bir kadın yanlarına gelir.
"Caramia, ben yapmam gereken işleri yaparken misafirimizle ilgilenebilir misin?"
"Elbette babacığım."
Cortez izninizle diyerek yardımcısıyla konuşarak oradan uzaklaşır. Mercedes, Tommy'nin koluna girerek onu yatta gezdirir.
"Mercedes mi?"
"Zamanla alışırsın. Her neyse, sana belli başlı misafirlerimi göstereyim. Buradaki, milletvekilimiz Alex Shrub ile silikonlu yıldız Candy Suxx..."

Shrub, Candy ve İngiliz, genç bir adamla konuşmaktadır:
"Benim sevgili eşim Laura ile tanışmış mıydınız? Hayır mı? Ne yazık ki, o şu an Alama'da. Bu da Candy..."
Mercedes, ona misafirleri tanıtmaya devam eder.

"Oradaki de Vice Mambas takımının yıldızı, çizgi uç oyuncusu BJ - Her zaman baştan çıkarıcıdır."
Mercedes'in bahsettiği adam, iri yapılı siyahi bir adamdır. Ayaküstü iki adamla sohbet etmektedir. Adamlardan biri kovboy filmlerinden fırlama bir tip, diğeri ise gözlüklü, sessiz biridir. BJ heyecanla onlara Amerikan futbolu kariyeriyle ilgili bir anısını anlatmaktadır.

"Herifin üstüne çullandım ve onu tekerlekli sandalyeye mahkum ettim!"
"Bu iyiymiş. Ben de bu aralar gayrimenkul işleriyle ilgileniyorum."
Mercedes, Tommy'i havuzun yanına götürür. Şezlongda uzanan tuhaf görünümlü bir adam, onunla ilgilenen kadınlarla konuşmaktadır, kadınlar da onun yaptığı, pek de komik olmayan şakalarına gülmektedirler.
"Havuz başındaki şu amfibi ise Jezz Torrent. Love Fist grubunun solisti. Gereksiz."
Konuşan üç adamı gösterir.
"İşte oradaki üçlü sohbette de uyuklayan ter bezi, babamın sağ kolu Gonzalez. Diğerleri, Pastor Richards ve sözde entelektüel film yönetmeni Steve Scott."

Gonzalez, şezlongda uzanmaktadır. Steve Scott onun karşısında yeni filminin konusundan bahsetmektedir. Pastor Richards, anlamsızca sırıtarak onu dinlemektedir.  Gonzalez ise uykulu gözlerle bakarak onu dinlemektedir.

Çok geçmeden iki korumasıyla birlikte bıyıklı, şişman ve kısa boylu bir adam ortaya çıkar. Adamın üzerinde çiçekli bir gömlek vardır. Yaşının ilerlemiş olduğu, seyrelmiş saçlarından anlaşılmaktadır. Adam Cortez'e seslenir:
"Albayım! Partileriniz her zamanki gibi zafer." diyerek kahkaha atar. Geciktiği için özür dileyerek Cortez ile tokalaşır.
"Ah, da nada amigo. Nasılsın bakalım?"
"İşlerim çok zor - Barbarlar kapıya dayandı. Zaman, birinin dostlarını ödüllendirirken, bir düşmanını yok etme zamanıdır amigo."

Tommy bu gevezenin kim olduğunu Mercedes'e sorar.
"O, Bay koko. Yani, Ricardo Diaz. "
Diaz, Mercedes'i fark eder ve ona doğru seslenerek yanına çağırır.
"Ah! Tam da arkadaşımı şehre geri götürüyordum. Başka sefere Ricardo."
Sonra Tommy'e dönüp fısıldayarak:
"Hadi burdan gidelim. Aslında beni Pole Position'a bırakmanı istiyorum. "
Mercedes'in isteğini kabul edip, yattan ayrılırlar. Tommy'nin buraya gelmeden önce çaldığı motora binerek oradan uzaklaşırlar.
"Babam için çalışacak mısın?"
"Belki."
"Başımı omzuna yaslayabilir miyim?"
"Belki."
"Zengin ve güçlü bir babaya sahip olmak çok zor. Vamos."
Mercedes'i Pole Position adlı ışıklı bir kulübünün önünde bırakır.
"Tekrar görüşeceğiz, yakışıklım!"
"Eminim ki görüşeceğiz."

Arka Sokak Kavgası

Ken'in Ofisi

"Ah! Güzel. İyi zaman geçiriyorsundur umarım. Çünkü ben burada endişeden aklımı kaçırmak üzereyim. Neler buldun?"
"Bu şehirde hapishanelerden daha çok suçlu var. Sokaklardan bir lidere ihtiyacımız var."
"Tamam. Bir düşüneyim, düşüneyim - Hah! Buldum. Tamam. Müzik endüstrisinde Kent Paul denen bir İngiliz var.  Her neyse,  Vice Şehri'nde birçok  kişinin kıçına giren burnuyla illa yirmi kiloluk kokainin nerede olduğunu bilen birini tanıyordur. Bu çocuk var ya, her zaman Malibu'da takılır."
"Gidip onu bir ziyaret edeceğim."
"Kolay gelsin."
Malibu

Malibu Gece Kulübü'ne gelir. Kapı önündeki korumaya, bir İngiliz'i aradığını söyler. Koruma, barda bir kadınla konuşan, genç bir İngiliz'i gösterir. Bu adam, Tommy'nin yat partisinde gördüğü o genç İngiliz'dir. Tommy, yanlarına yaklaşır.
"Sen de nereden çıktın? Yıllardır senin gibi bir kuş arıyordum. Ben, Kent Paul. Buraların patronu benim. İşleri düzene sokuyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Nasıl istersen öyle davranırım. Bunun için endişelenme."
"Kaybol, tatlım."

Tommy'nin bunu demesiyle kadın, kalkıp gider. Paul arkasından seslenir.
"Hey! Hey! Hey!"
"Sen Kent Paul müsün? Ben Rosenberg 'in bir arkadaşıyım."
"Rosenberg...Rosenberg... Ah, şu çılgın ambulansçı! O, masum bir adamı ölümüne savunurdu!" kendi yaptığı esprisine  güldükten sonra barmene seslenir.
"Bize bir içki daha ver ahbap."
"Herkes bir komedyen. Dinle beni. yirmi kilo kokainimi ve büyük miktarda paramı kaybettim."
"uy****rucular mı dostum? Başarısız bir girişim."
Tommy'nin sinirlenip onu itmesiyle, Kent kendini yerde bulur.
"Onun hakkında ne biliyorsun?"
"Hey! Hey! Anlatmaya çalıştığım şey, Ocean Drive'da bir otelin mutfağında çalışan bir şef aşçı var. Son zamanlarda neşeli gözüküyor. Gidip bir kontrol et istersen."
"Edeceğim - Ve seninle de sonra görüşeceğim. "

Son sözünü söyleyip çıkar. Kent Paul de yerden hışımla kalkıp Tommy'nin arkasından söylenmeye başlar:
"Hadi ordan! Defol- yürü git seni aptal! Bir daha gelirsen seni yumruğumla bayıltacağım! Bana bir içki ver - Şu aptal ***** de nereye gitti?!"

Ocean Drive'daki bir ara sokakta söz konusu şef aşçıyı telefonla konuşurken bulur. Bu aşçının adı, Leo Teal 'dir.  Onu izlemeye koyulur. Tommy'nin ona bakışlarından rahatsız olan aşçı, telefonu kapatıp ona seslenir.

"Hey sen! Ne bakıyorsun öyle!"
"Konuşmaya başlasan iyi olur."
Ancak işler, Tommy'nin umduğu gibi gitmez.
"Hadi, bana ne yapabileceğini göster seni aşağılık."
Aşçı, kollarını sıvayıp Tommy'nin üstüne doğru yürür. Tommy'nin de ona karşılık vermesiyle kavga ederler. En sonunda aşçıyı öldüresiye döver. Aşçıdan geriye kanlı bir telefon kalır. Tommy, nefese nefese, telefonu almak için eğildiğinde oldukça kibar bir ses duyar:

"Ah, Aferin, sert adam. Onu bir hamur gibi döv. Şimdi çok daha iyi konuşur."

Ayağı kalktığında, bu sesin, anlaşmaya helikopterle gelen Lance'e ait olduğunu anlar. Mor gömlekli, beyaz takım elbiseli, siyahi bir adamdır. 

"Sen de mi istiyorsun?"
"Hey! Sakin ol. Ben senin istediğini istiyorum, kardeşim."
"Öyle mi? Neymiş o?"
"Yeşillerin- Ve benim ölü ağabeyimin beyazları. Ne yazık ki başımızdakini susturdun."
"Kazayla oldu. Kaybol. "
"Hey! Hey! Dostum. Dur bir. Koruyucu kıçımın dibindeyken, gitmeye gerek yok. Gördüğüm kadarıyla - Biz iki adam tuhaf bir kasabanın ortasındayız. Birbirimizin kıçını kollamamız gerek."
"Benim kıçımın kollanmaya ihtiyacı yok adamım."
"Emin misin?"
Tommy, arkasında ona öfkeyle bakan elleri satırlı, üç iriyarı aşçıyı görür.
"Al şunu" diyerek bir tabanca verir.
"Beni takip et!... Bu yoldan!"
Ara sokaktan üç el silah sesi duyulur. Aşçıları öldürmüştür. Sesler o kadar güçlü çıkmıştır ki Vice Şehri polisinin kulağına kadar gitmiştir. Polisler oraya gelmeden Lance'in arabasına binmeyi başarır. Beyaz, lüks bir Infernus 'tur.

Leo'nun telefonu çalar. Tommy, arayanın, işine yarabilecek birinin aradığını düşünerek telefonu açar.
"Hey Leo. Sanırım Diaz'ın malları için bir alıcımız var. Onlara telefon edip anlaşmayı hazırla adamım."
"Şu an nerdesin?"
"İyi misin Leo? Sesin farklı çıkıyor."
"Bana sadece nerede olduğunu söyle."
"Bu da kim? Bana Leo'yu ver."
"Leo bir süreliğine gitti, telefonlarına benim bakmamı söyledi."
"Kahretsin!"
Telefondaki adamın telefonu kapatmasının ardından Lance, şüphelenip sorar:
"Bir sorun mu var?"
"Hayır. Şimdilik her şey yolunda."
"Bu şehirde kavraman gereken bir şey var: Biraz silah edinmek. Buradan birkaç blok ötede silah dükkanı var. İstersen arabayı oraya sürebilirim."
"Her şey yolunda dedim. Beni şuradaki otelin önünde bırak."
"Ben de gidip, bu konu hakkında bir şeyler araştıracağım. Gözüm üzerinde olacak, Tommy."

Jüri Öfkesi

Ken'in Ofisi

Tommy, Ken'in ofisine gelip kapıyı çaldığında, kapıyı açan olmaz. Tommy, kapının kitli olmadığını anlayınca içeri girer. Ken, ofisindeki kanepede uyumaktadır. Tommy, kapıyı sert bir şekilde kapatarak Ken'in sıçrayarak uyanmasına sebep olur.
"Ah! Tanrı aşkına, bu sensin! Yeni bir pantolona ihtiyacım olacak!"
Tommy kahkaha atar. Ken, yerinden kalkıp dolabındaki ilaç kutularından birkaç hap içer.
"Kuzeydeki psikopatlar yoldalar ve yakında buraya gelecekler. Şu lanet olası paralar nerede?!"
"Sakin. Sakin ol. Henüz o aşamada değiliz." 
"Ah! Bunu halledeceğini düşünmüştüm. Gerçekten de düşündüm! Şu agresif İtalyanlar, onlara bir iyilik yapmamız gerektiğini söylüyorlar."
"Yani, onlara benim iyilik yapmam gerektiğini kastediyorsun."
"Ah! Evet, bu benim ne kastetmek istediğim. Bir jüriyi korkutabilecek biri gibi mi gözüküyorum? Ben bir çocuk bile korkutamam - ve inan bana, denedim bile. Şimdi bak, ya jürilerin fikirleri değişecek, ya da Forelli'nin kuzeni, Giorgio, dolandırıcılıktan beş yıl yargılanacak. Bu adamları ENGELLEMELİSİN!"
"Anladım. Konuşup, jürilerin fikirlerini değiştirmesine yardım edeceğim. Bunun için dert etme."
"Hayır, hayır, hayır - HAYIR! Bunu denedim. Dava iyiye gitmedi. Yani, fikirlerini değiştirmesini SAĞLA!"

Ken'in ofisinden ayrılır. Ayrılırken kendi kendine mırıldanır:
"Yaşasın, temizlemek için daha çok pislik. Ben bunu hak etmek için ne yaptım?"
Kapıdan çıktığında, bir araba, bir adama çarpar. Çarpan adam korkup, arabasını bırakıp koşarak kaçar. Yaralı adamın elinden bir çekiç düşer. Tommy, yaralı adamı hastaneye götürecek vakti olmadığı için, çekicin işine yarayabileceğini düşünerek çekici alır.  Çarpan adamın arabasını çalarak jürileri bulmak için yola çıkar.
"Aptal Florida moronu!"

Vice Point'te, bir katlı otoparkta jürilerden birinin arabasını bulur. Arabasına çekiçle vurur. Araç biraz hasar aldıktan sonra arabanın sahibi olan Jüri gelir.
"Bu olanlara inanamıyorum!"
"O, suçlu değil, anladın mı? Güzel."
Jüri, çığlık atarak kaçar. İlk tehdit iyi gitmiştir. Diğer jüriyi korkutmak üzere Ocean Plajı'na doğru yol alır. Jüri, Ocean Plajı'ndaki bir kafe önünde bir kadınla ayak üstü laflamaktadır. Adamın arabası, onların arkasındadır. Sessizce gelip arabaya çekiçle vurur. Jüri, arabasıyla kaçmaya yeltenir. Ancak, çok korkmuştur ki, önünden geçen kamyonu göremeyip, ona çarpar. Araba çalışmaz. Adamın yanına doğru yavaşça yürür.
"Ben aksini söyleyene kadar o masum."

Jüri korkup, ikna olur. Tam o sırada Tommy'nin telefonu çalar.

"Hey Tommy, ben Sonny. Güneş yanıkların ne durumda?"
"Güneş yanığım falan yok."
"Benim de param yok. Yani meraktan soruyorum: Ne yapıyorsun? Söylesene Tommy, ne yapıyorsun?"
"Parayı arıyorum, Sonny. Endişelenme."
"Endişeleniyorum, Tommy, bu benim yapım. Hayatımdaki güvenilmez insanlarla problem yaşıyorum. Sen de onlardan biri olma, Tommy, lütfen. İkimiz için bir iyilik yap. Haberlerini bekliyorum."

İsyan

Ken'in Ofisi

"Avery, o, şeyi söylemeden gidiyor... Tommy! Tommy! Hiçbir ilerleme var mı? Yok mu? Neyse, sonra anlatırsın."
Yanındaki adamı gösterir. "Tommy, bu Avery Carrington - Partide tanışmış olmalısınız." Bu adam, Tommy'nin yat partisinde gördüğü, kovboy filmlerinden fırlama gibi olan adamdır. Tommy, Avery ile el sıkışır:

"Kişisel olarak değil."
"Avery 'nin bir teklifi var."
Tommy, Ken'in kulağına fısıldar.
"Yapmamız gereken başka şeyler yok muydu?"
"Kurtları kapıda tutma çalışıyorum işte. Üstüme gelmesen? Bir tel gibi gerildim ve bu haftanın sonunda ölecek olsam bile, bir zavallı gibi ölmeyeceğimi düşünmek istiyorum."
"Şimdi, ikiniz de sakin olun." Avery sessizliğini bozar. Tommy'e dönerek " Evlat, bana yardım ederken, bu İtalyan serseriler seni zorlarlarsa, uzun bir uykuya dalacaklar."
"Pekala, ne yapabilirim senin için?"
"Spand Express adında küçük bir teslimat şirketi var. Bulunduğu konum çok önemli. Bir türlü satmıyorlar. Ortalık karışık; İşçiler grev yapıyorlar. Oraya gidip işleri kızıştırmak gerek.  Teslimat kamyonları olmazsa iş yapamazlar. Oraya git ve arı kovanını karıştır - Grev isyana dönüşürse güvenliğin dikkati dağılır. Böylece, kolayca içeri sızıp işlerini bozabilirsin. Öncelikle, kıyafetlerini değiştirmek için Rafael's kıyafet mağazasına git. Oradan bir işçi tulumu alıp, işçilerin arasına karış."
"Bir isyan mı çıkarmalıyım?"
"Eğer her şey yolunda giderse, bir ara ofisime uğra."

Tommy çıkar.

"Bu dingiller de nerden girdi hayatıma? Biri avukat dingil, biri Teksas 'tan fırlama dingil.  Etrafım dingillerle dolu."

Kendine uygun bir işçi tulumu alıp Spand Express'e gelir. Avery'nin bahsettiği gibi bir grev vardır. Görevliler, demir bir kapının arkasından, zorlukla işçileri sakinleştirmeye çalışmaktadırlar. Grev o kadar şiddetlidir ki, isyan ile arasında ince bir çizgi vardır. Grevi isyana çevirmek için küçük bir kıvılcım yeterlidir.
 
İşçi kılığında, grev yapan işçilerin arasına girer. Tekme-tokat işçilere dalar. İşçiler, Tommy'den aldığı gazla birbirlerini dövmeye başlarlar. Grev, isyana dönüşmüştür. Bir görevli havaya ateş etse de artık çok geçtir. Görevliler, demir kapıyı açıp coplarla işçileri ayırmaya çalışırlar.  Tommy de fırsattan istifade edip, işçilerin arasından sıyrılıp kamyonların yanına gider.
Kamyonların yanlarında patlayıcı variller vardır. Lance 'in verdiği tabancayla varillere ateş eder. Ateş alan varillerin patlamasıyla kamyonlar da patlar. Üç büyük patlama sesleri sokakta yankılansa da isyanın önüne geçemezler. Güvenlikler, Tommy'i ateş ederek kovalasalar da hiçbir sıyrık almadan bir ara sokağa girerek izini kaybettirir. Sokakta dikkat çekmemek için tulumunu çıkarıp, sokağa çıkar. Telefonu çalar.

"Hola! Bay Vercetti mi?"
"Evet."
"Ben, Cortez. Partime gelmiştin."
"Evet. Hatırlıyorum."
"Anlaşmanızda yaşadığınız talihsizlik, başınıza gelebilecek en kötü olaylardan biri. Beni tanımanızı istiyorum ve adamlarım bu işi çözmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğer benimle konuşmak istersen, yatımdayım. İyi günler sinyor."

Güneş bakmak üzeredir. Hafif esen rüzgar, palmiyelerin yapraklarını hareket ettiriyordur. Sahilde güneşin batışını izleyerek yürüyüş yapan insanlar vardır. Tommy, daha önce de geldiği Pier 2 iskelesine gelir.

Hain Domuz

Cortez'in Yatı- Pier 2

Cortez'in yatına geldiğinde Cortez, hoş bir müzik eşliğinde yatından gün batımını izleyerek ıstakoz yemektedir. Tommy'i görünce ona seslenir:
"Bay Vercetti."
"Albay."
"Geldiğiniz için teşekkür ederim. Lütfen oturun. Biraz ıstakoz ister misiniz?"
"Hayır, teşekkür ederim."
"Ortak sorunumuzun nedenlerinden birinin, önceleri güvendiğim bir adamın gevşek ağzından dolayı ortaya çıktığını itiraf etmekten utanıyorum. Yıllarca Gonzalez'in yanında oldum. Ancak, beceriksizliği yeni boyutlara ulaştı. Onu öldürmeniz doğru karar olacak..."
"Bunu gerçekten yaptı mı? Benim için en önemli olan, paradır."
"Bu nezaketiniz ödülsüz kalmayacak ve sonra paranızı beraber bulacağız."
Eliyle birini çağırır. Elinde motorlu testere taşıyan bir tayfası gelir.
"Bu akşam, terasında içecek. Muhtemelen hafif sarhoş olacak. Bunu kullan."

Tommy, Cortez'in ona verdiği motorlu testere ile Vice Şehri'nin gazetelerine feci bir cinayet haberi çıkarmak üzere Gonzalez'in evine gider. Terasa çıktığında, Cortez'in de dediği gibi Gonzalez, adamlarıyla birlikte oturup içki içmektedir. Görünüşe bakılırsa haber, bir katliam haberi olacaktı: "Senin o koca ağzını kapatacağım."

Tommy'i gören Gonzalez, korumalarına seslenip kaçmaya başlar.

"Hey! Testeresi var!"
"Kaçmaktan vazgeç seni şişko aşağılık!"
"Benden uzak dur seni adi piç kurusu!"

Testereyi, koşmakta zorlanan Gonzalez'in içinden geçirir. Bunun üzerine korumaları, Tommy'e saldırır. Tommy, korumaları da öldürüp, ortada şahit bırakmaz. Terastaki havuz, kan havuzuna döner. Ellerini yıkayıp, gömleğindeki kan lekelerini temizledikten sonra suç aleti olan testereyi bir şekilde imha ederek oradan uzaklaşır.
Bu işi de halletmiştir. Cortez gibi güçlü biri arkasında olduğu için mutludur. Düştüğü bu renkli şehrin karanlık çukurunda anlaşmada kaybettiği paraları ararken, bir taraftan da para kazanması gerekir. Bunun için aklında bir isim vardır.

Dört Demir
Avery İnşaat Alanı

Tommy, inşaat alanına geldiğinde ona, siyah bir limuzin yanaşır. Siyah cam filminden dolayı içi gözükmeyen limuzinin bir camı açılır.
"İçeri gir ve otur evlat."
Avery, limuzininde oturup viski içmektedir.
"Babam zamanında, bedava atın dişine bakma derdi. İlginçtir ki o bunu hiç yapmadı. Biraz eski Kentucky viskisi alır mıydın?"
"Hayır. Teşekkür ederim."
"Bir temiz düşünür! Bunu sevdim. Şimdi, emlak işi sırf yüksek rakamlı kağıt imzalamaktan ibaret değildir: Pislik yapmaktır. Ve bu pisliğe sahip çıkma iradesidir! Katılıyor musun, evlat?"
"Evet, doğru."
"İyi, biraz pislik yaptırabileceğim birkaç çetin cevize ihtiyacım var. Bana kalırsa sen, onu ikna edebilecek birisin."
"İkna etmek, benim en iyi yaptığım şey."
"Rakip firmanın geliştiricisi şu an, şehrin aşağısındaki kulüpte golf oynuyor. Kulüp kurallarına göre oraya silahla girmek yasak. Korumaları da kanunlara karşı gelemezler.  Gidip, bu golfü onun son oyunu yap. İşte- senin için bir golf kulübü üyelik kartım var. Bir de oraya uygun bir kıyafet giy."

Tommy, limuzinden iner.
"Bu adam benim yeni arkadaşım. Daha önce peruk takan bir arkadaşım olmamıştı."

Jocksport kıyafet mağazasından bir golf kıyafeti alır.
"Bu ben miyim?"
"Güzel kıç bebeğim!"

Mağaza çalışanın bu fütursuz laf atmasına aldırmayıp, Leaf Links golf kulübüne gider. Sonuçta, bu işi halletmeden önce bir belaya bulaşmak doğru olmazdı.

Tommy, kulübe girip bir golf sopası alır. Biraz dolandıktan sonra denizin kenarındaki alanda golf oynayan bir adam görür. Avery'nin istediği adam bu olmalı. Nihayetinde, etrafta korumaları beklerken  golf oynayan başka biri yoktu.
Korumalara görünmeden adamın dibine gelmeyi başarır. Adam arkası dönük golf oynarken, var gücüyle elindeki golf sopasını adamın kafasına geçirir. Sersemleyen adam, önce neye uğradığını şaşırır; sonra Tommy ile boğuşmaya başlar. Bir taraftan da korumalarına seslenir:

"Bu herif de kim?! Çocuklar, şunu halledin."
"Yakalayın! Şu lanet olası psikopatı öldürün!"

Kısa bir boğuşmanın ardından adam, korumaları gelmeden denize düşer. Yüzme bilmeyen adam, can çekişse de Tommy ona bir golf sopası uzatır. Adam onu bir yardım zannetse de Tommy acımasız bir şekilde başına vurara onu sersemletir. Zavallı adam orada boğularak can verir. Ortada doğrudan bir cinayet yok. Bu, kaza olabilirdi. Ancak, korumalar bu şekilde düşünmeyip, onu öldürmek üzere peşine düşerler, korumalardan biri de patronlarını kurtarmak için yollar arar. Ancak, artık çok geçtir.
Tommy, oradan bir golf arabasına atlayarak onu öldürmek isteyen korumalardan kurtarmayı başarır. Bir kere daha paçayı kurtaran Tommy, ne kulübün güvenliği ne de polis olaya dahil olmadan, bindiği golf arabasıyla oradan uzaklaşır.

Alışveriş Merkezinde Çatışma

Cortez'in Yatı- Pier 2

Cortez, şezlongunda uzanarak güneşlenirken, bir tayfası da başında beklemektedir. Garsonu onun yanı başına bir tabak tapir kellesi bırakıp oradan uzaklaşır.
"Tommy! Gel katıl bana. Lezzetli gözüküyor, değil mi? Tapir kellesi." 
"Ah! Hayır, hayır. Teşekkürler."
"Tommy, beni yozlaşmanın kötü kokusundan kurtaran bozkır meltemi gibisin. Her ne kadar onun vefatına yas tutup, her zamanki gibi işleri sürdürüyor olarak gözükmem gerek."
"Bu, beni hiçbir şekilde parama yaklaştırmıyor..."
"Tommy, arkadaşım benim. Liberty'de değilsin şu an. Burada daha başka işler yaparız. Soruşturmalarıma devam edeceğim ama bu esnada yaklaşabilmek için değerli bir anlaşmam var."
"Bir arkadaşım için bir iyilik yapmamı istiyorsun Cortez. Değil mi?"
"Sen iyi bir arkadaşsın Tommy. Beni yüzüstü bırakmayacağını biliyordum. Benim için değerli mikro-çipleri olan bir satıcıyla Washington Alışveriş Merkezi'nin ikinci katında buluşmanı istiyorum. Satıcının adı Pierre La Ponche."

Washington Alışveriş Merkezi

Tommy, alışveriş merkezine gitmeden önce, Lance'in ona bahsettiği silah dükkanına gidip bir Mac-10 silah alır. Kendini, her ihtimale karşı güvenceye alır.
Washington Alışveriş Merkezi'ne gelip, yürüyen merdivenlerle ikinci kata ulaştığında, Fransız Pier La Ponch'yi bulur.
"Ze yagmuug! Yılın en yagışlı yagmuggu olagcak..."
"Ne?"
"Ah, ne degsin?"
"Bak. Beni Cortez gönderdi. Sadece şu lanet olası çipleri bana ver."
" Oh...d'accord."

Birden kendilerini, üzerlerine namlular çevrilmiş olarak bulurlar.
"Oldugun yegde dug seni empegyalist Amegikan domuzu! Onlag Fıgansız devletinin mallagıdıg. Anlaşma sona egmiştig!"
Fransız hükümeti özel kuvvetleri, anlaşmayı basmışlardır. Asıl hedefin Tommy olduğunu düşünen Pierre, çipleri alıp oradan tüyer.
"Seni Amegikan aptalı. Takip etmişleg!"

Tommy de silahlı adamlara aldırmadan, hızlıca arkasından koşar. Pierre, bir motosiklete binerek oradan uzaklaşır. Tommy de hemen yanındaki motosiklete atlayarak, Pierre'i takip etmeye koyulur.
 
Özel Fransız güçleri Tommy'nin peşine düşmüşken; Tommy, Pierre'i yakalayıp çipleri almayı düşünmektedir. Zorlu bir kovalamacanın ardından Tommy'nin ateş ettiği kurşunlardan birinin Pierre'in başına isabet etmesiyle Pierre hayatını kaybeder. Tommy, hızla Pierre'in cansız bedenini arayıp, çipleri alır. Şimdi geriye, peşindekileri atlatmak kalır.
Tommy, bir otoparka girip oradan bir araç çalar. Araç değiştirdiği için Tommy'i bulamayan özel Fransız kuvvetleri, şimdilik peşini bırakmak zorunda kalırlar. Pier 2'ye dönüp çipleri Cortez'e verir.
"Çok teşekkür ederim arkadaşım. Bunu yapabileceğini biliyordum."

İmhacı Adam

Avery İnşaat Alanı

Tommy, biraz para kazanmak için Avery'nin inşaat alanına gider. Siyah limuzinin yanına yaklaşır. Avery, limuzinden iner. Arabanın üzerine bir inşaat planı koyar.
"Şimdi bak buraya evlat. Biraz sorunum var ve bana bu konuda yardım edebileceğini düşündüm."
"Ben inşaatçı değilim."
"Hayır. Ben daha çok imhacı becerilerini düşünmüştüm. Şimdi, buradaki planlanmış gelişme ve buradaki baktığımız özel mülk."
"Bu yeni ofis bloğunun yolunda olduğunu söylemeye çalışıyorsun."
"Çabuk kapıyorsun. Şimdi. Kısa süreliğine şehir dışına çıkacağım. Eğer bu ofis gelişmesi ani ve aşılmaz yapısal problemlerle karşı karşıya kalsaydı. Sonra ben..."
" Sivil fikirli bir birey olarak, kendini bir şeyler yapmak mecburiyetinde hissedip, şehrin önemli bir bölgesinin yenileşmesinin korunmasında katkı sağlardın."

"Senin gibi bir adamı daha nerden bulabilirim ki?"
Oradan ayrılıp, hedef inşaat alanının önüne gelir. Burası, tam bitmemiş, dört katlı bir inşaat alanıdır. İşçiler çalışmaktalar, silahlı güvenlikler ortalığı kolaçan etmektedirler. Olası bir tehlikeye karşı önlem almak için silahları ellerinde gezmektedirler. Oraya girip, işlerini bozmak ve oradan sağ çıkmak imkansızdır.
Bunun üzerine Tommy, Avery'nin tavsiyesiyle inşaat alanındaki Topfun minibüsüne gelir. İçinden birkaç uzaktan kumandalı bomba ve bir uzaktan kumandalı minyatür helikopter vardır.

Plan basittir: Tommy, helikopteri kullanarak bu bombaları tek tek içeri bırakacak ve en sonunda binayı patlatıp Avery'den para alacaktı. Plan ne kadar basit olursa olsun, helikopteri kullanmak o kadar kolay olmayacaktı. Bombaları bir güzel yere dizer. Minibüs'ün içinden helikopterin kullanma kılavuzuna bakarak helikopteri hareket ettirmeyi başarır.
Helikopterle bir bomba alıp binanın içine girmeyi başarır. Binanın içini, helikopterin kamerasıyla izler. İlk bombasını, en üst kata bırakmak ister. Ancak bir işçi durumu anlayıp diğerlerine yetiştirmek üzere koşar.
"Bu da nesi!"

Helikopterin peşine işçiler, silahlı güvenlikler düşer. Ancak, Tommy, helikopterin pervanesiyle onları uzaklaştırır. En sonunda güç bela bütün bombaları binaya yerleştirmeye başarır.
Geriye tek kalan: son düğme, imha etme düğmesine basmaktır. Bunu yapıp, eserini izler. Bina patlar. Etraftaki insanlar kaçışırlar. Stresten ter içinde kalan Tommy, başını direksiyona dayayarak bu yaşadığı gerginliği unutmaya çalışır. Belki de bu yaptığı şey, yaşadıklarının en zoruydu.

Koruyucu Melekler

Cortez'in Yatı- Pier 2

"Thomas, geldiğin için memnunum. Direk iş konusuna girdiğim için beni bağışla. Diaz bana, yapacağı küçük bir anlaşma için denetleyecek birinin olup olmadığını sordu."
"Umarım geçen seferkinden daha iyi geçer."
"Bu yüzden ben de seni düşündüm arkadaşım. Çok katlı otoparka korunman için bir şeyler bıraktırdım. Onu al- sonra Diaz'ın adamlarını gözetle. Gracias, amigo."
Tommy, iskeleden ayrılır.
"Diaz ha? Görünüşe göre şu kızgın cüce bu tımarhaneyi yönetiyor. Bakalım bu yerden bitmenin bu anlaşmayı yapacak neyi var."

Katlı Otopark

Otoparkın ikinci katına çıktığında arkasında bir araba durur. Bu araba, Lance'in beyaz Infernus'udur.
"Görünüşe göre bütün aksiyonları yaşıyorsun. "
"Bak. Her yerde beni takip etmekten başka bir şey yapmak ister misin? Neden bana ne işe yaradığını göstermiyorsun?"
Lance, arabadan inip ona bir Ruger silah uzatır.
"Bunu yapabilirim. Adım, Lance bu arada."
"Tommy Vercetti. Hadi gidelim."

Ara Sokak

Anlaşmanın yapılacağı ara sokağa gelirler. Aynı zamanda da Ricardo Diaz, adamlarıyla birlikte gelir.
"Cortez'in yeni silahı sen olmalısın."
"Ortaya daha kazançlı fırsatlar çıkana kadar öyleyim." Lance'e döner: "Her an gelebilirler. - Biz de gözetleme için uygun yerlere gitsek iyi olur."
"Tamam! Ben balkonu alıyorum. Sen de karşıdaki çatının boşluğuna çık."
Anlaşmayı gözetlemek üzere planladıkları yerlere çıktıktan sonra, anlaşmayı yapacak kişiler, alev motifli Hermes marka bir arabayla gelirler. Bunlar Kübalılardır. Anlaşma sürerken, planda hiç olmayan bordo bir Voodoo araba durur.
"Haitililer!"
Diaz, koşarak arabasına saklanır. Kübalılar ve Diaz'ın adamları Haitililere ateş ederler. Haitililer vuruldan sonra, arkalarından başka arabaları gelir. Lance ile Tommy de her ne kadar onlara yardım ederlerse etsinler, Haitililerin ardı arkası kesilmez. Amaçları: anlaşmayı pusuya düşürüp malları ve paraları alacaklardır.
"Bu Haitililer Ricardo Diaz'ı alt edebileceklerini mi düşünüyorlar?"
Vice Şehri'ndeki aynı senaryoyu ikinci kez yaşayan Tommy, bu seferkinde önlemi elden bırakmayarak, anlaşmayı bozmaya çalışan Haitilileri öldürür. Ortalık karışıkken, iki motorlu Haitili bir anda ortaya çıkıp paraları alıp kaçarlar.
"Benim paralarım!"
Lance, kaçan motorlulardan birini tek kurşunla indirerek ne işe yaradığını Tommy'e göstermiş olur. Ricardo, arabasından inmeye cesaret edemeden, arabasının camından başını uzatarak bağırır:
"Orada öyle dikilip durmayın dingiller! Şu sik kafalı Haitili'yi yakalayıp gebertin!"
Tommy koşarak motosiklete binip, parayı kaçan Haitilinin peşine düşer. Ara sokak boyunca bir kovalamanın ardından, Tommy'nin ettiği ateş sonucu Haitilinin motoru alev alıp patlar. Patlamanın etkisiyle para çantası hiçbir hasar almadan hava uçar. Tommy, daha fazla paranın talibi çıkmadan parayı alıp, Diaz'ın yanına gider. Ara sokaktaki patlamayı duyanlar, ara sokakta yanan bir motor ve bir Haitili cesedi bulurlar.
"Yaşıyorum! Alçaklar! Hepsi senin sayende! Adın ne bakalım?"
"Tommy."
"Beni koruduğun için teşekkür ederim Tommy. Cortez, zaten senin gerçek bir adam olduğunu söylemişti adamım. Neden yarın sabah beni görmeye gelmiyorsun? Senin gibi birine ihtiyacım var. Etrafımdakiler hep işe yaramazlar. Böyleleri her yerde. Seni gerçek zengin yaparım. Starfish Adası'ndaki konağımda görüşürüz, amigo!"
Diaz paralarını alıp, arabasıyla gözden kaybolur.
"Hay aksi. Lance denen herif de nereye kayboldu?"
Tommy böylece, daha çok para kazanıp, bu şehirde çevresi olan önemli kişilerle tanışmaya başlar. Önce Avery, şimdi de Diaz. Çevresi genişledikçe pusuya düşürülen paralarına daha da yaklaşacaktır.

Kovalamaca

Starfish Adası- Diaz'ın Konağı

Tommy, Diaz'ın konağına geldiğinde korumalarına, Diaz'ın kendisini görmek istediğini söyler, korumaları onu içeri alırlar. Patronlarının yanına götürürler. Diaz, heyecanla izlediği at yarışından dolayı onu görmez.
"Hadi bebeğim hadi! Evet! Evet! Ahhh! Aptal at! Şimdi gelip kafanı koparacağım! Ahh!"
Para yatırdığı atın, yarışı kaybetmesinden dolayı sinirlenen Diaz, attığı tekmeyle televizyonu devirir. Nefes nefese kalır. Sinirinden Tommy 'i fark etmeyip, onu içeri getiren korumalarına bağırır:
"Bu sik kafalı da kim?!"
"Tommy Vercetti. Beni hatırlarsınız."
"Özür dilerim. Biraz gerginim. Asla lanet olası bir ata güvenme! Sen iyi işler yaparsın - Şimdi benim için çalışıyorsun."
"Ben para için çalışırım."
"Dediğim gibi, amigo. Şimdi benim için çalışıyorsun."
"Ben para içi..."
"Kapa çeneni. Kalleşin biri bana ihanet etti. Ne kadar para kazanmam gerektiğini bilmediğimi zannediyor. Yine de gelirin %3 payını çalmak, %100 payını çalmak kadar iyidir. Bu bana kimse yapamaz. HİÇ KİMSE!"
"Ben ne yapmalıyım?"
"Sen ise onu apartmanından takip et ve gittiği yeri öğren! Sonra,  onu öldüreceğiz."
Konaktan çıkıp sakladığı paranın nerede olduğunu öğrenmek üzere hırsızın evine gider. Bu hırsız, Shark çetesinin lideridir.
"Bu pislik bana bulaşabileceğini mi düşünüyor? Eğer bu Vice Şehri'nin en iyi teklifi ise, bu kolay olacak."

Hırsızın Apartmanı

Apartmana gelip, camdan içeri bakar. Ancak içerde kimseyi göremez. Çatıya çıkan merdivenlerde duran hırsız, Diaz'ın onu öldürmek için birini gönderdiğini fark edip çatıya doğru koşar. O kadar korkmuştur ki basamakları üçer üçer çıkar.
"Kahretsin!"
Tommy, zaman geçmeden hırsızın peşinden koşar. Çatıya çıktığında hırsız onu tüfeği ile ateş ederek yavaşlatır.
"Seni ezik!"
Ancak, hiçbir mermi Tommy'e isabet etmez. Hırsız, evinin çatısından bitişikteki binaların çatılarına atlar. Koşuşturmanın ardından atladığı çatılardan birinin üstündeki patlayıcı varillere ateş ederek, küçük çapta bir yangına sebep olur. Ancak bu da Tommy'i yıldırmaz. Ateşe dikkat ederek koşmayı sürdürür.
"Çok yavaşsın, yaşlı adam!"
"Koşmaya devam etsen iyi olur aşağılık herif!"

Hırsız, binadan bir çöp konteynırına atlar. Onu bekleyen BF Injection aracına biner. Tommy de peşinden atlayıp, park halinde olan bir motosikleti çalıştırıp peşinden gider. Hırsız, peşini bir türlü bırakmaya niyeti olmayan bu tetikçiden kurtulmak için ona doğru ateş eder. Motosikletle adeta zigzag çizen Tommy, hiçbir kurşun almadan hırsızları gittiği yere kadar kovalar. En sonunda Prawn Adası'nda terk edilmiş konakların birinin önünde durup, içeri kaçarlar.
Tommy, Diaz'ın dediği gibi sadece adamın paraları sakladığı yeri öğrenir. Bu terk edilmiş konak. Dahice. Tommy, ertesi gün aynı yere gidip hırsızı öldürmek üzere oradan uzaklaşır. Tabii önce Diaz'ın planını öğrenmek gerekirdi.
Son düzenlenme: 02 Aralık 2021, 15:40:17 lazlow

lazlow

Phnom Penh 86

Diaz'ın Konağı

Diaz, telefonda konuştuğu adama bağırmaktadır:
"Sen ne tür bir beceriksiz *****? SALAK! SALAK! SALAK! SALAK!"
Tommy, içeri girdiğinde Diaz telefonu yere fırlatır.
"Tommy!"
"N'oldu Ricardo?"
"Bu aptallar- daima seni düdüklemeye çalışıyorlar. Bu, bu iş için sorundur.
Diaz, bir adamın yanlış bir şeyler yaptığını görüp ona doğru eline geçirdiği bir vazoyu fırlatır. O sırada yanında duran Tommy, bir hamleyle eğilir.
"Ne yaptığını zannediyorsun?" "Bu dingiller beni sefil bir şekilde başarısız ettiler. Yakında anneler-babalar Vice Şehri'nde gallo satabileceklerini düşünecekler. Sırada ne var? Ha? Leş gibi kokan mafya mı? Çetenin yeri, yer katındaki bir kale gibi. Quentin buraya gel - Quentin! QUENTIN!"
Diaz'ın Quentin diye seslendiği kişi, Lance'den başkası değildir.
"Seni o bölgeye kadar uçuracak. Köklerini kurutun!"
Diaz tekrar, bir adamın yanlış bir şey yaptığını görüp, bağırarak üzerine yürür. Lance de Tommy'i çatı katına götürür.

Diaz'ın Konağı- Çatı Katı

"Burada ne halt ediyorsun?"
"Araştırmalarımın sonucuna göre: açık bir şekilde, anlaşmayı bozup ağabeyimi öldüren Diaz'ın ta kendisi."
"Ve seni de öldürecek."
"Diaz'ı indirebilirim!"
"Hayır - Dinle beni. Diaz'ı halledeceğim. Güvenini kazanmaya başladım."
Helikoptere binerler. Lance, pilot koltuğuna oturur. Tommy de eline aldığı tüfekle arkaya geçer. Helikopter, Prawn Adasın'da ses çıkarmak üzere kalkar.
"Anlamadığım bir şey var: Quentin nedir?"
"Bilmiyorum. Hep Quentin'i sevmişimdir... Quentin Vance..."
"Vance mi? Senin adın Lance Vance mi?"
"Hey! Okulda zaten bu saçmalıktan sıkıldım!"
"Lance Vance. Zavallı piç."
O sırada Tommy, altında geçtikler köprüden kendini aşağı atarak intihar eden bir işçiyi görür. Bu gördüğünü Lance'e anlatacakken, Lance'in ona sorduğu gereksiz soruyla bunu unutur.
"Biz hangi lanet olası yere gidiyorduk?"
"Prawn Adası."
"Daha önce hiç helikopterde giderken ateş etmiş miydin?"
"Hayır, yolda giderken alıştırma yaparım."
"Pekala. Neredeyse geldik. Ben konak etrafında birkaç tur atacağım.  O sırada ateş edebildiğin kadar et. Sonra seni aşağı indireceğim ve içeri gireceksin."
Konağa geldiklerinde, çatıda onları bekleyen çete elemanları vardır. Onların üzerinden geçen helikopteri gördüklerinde ateş etmeye başlarlar.
"Kahretsin! Tam bir savaş alanı. Bize saldıran adamları indir."
Tommy, çatıdaki çete elemanlarını öldürse de her yerden onlara ateş eden çete elemanı çıkar. Elinden geldiğince hepsini indirmeye çalışır.
"Adamım, burada vuruluyoruz! Bu şeyi tamir etmek pek ucuz değil! Gebert hepsini!"
Helikopter daha fazla hasar almadan, Lance helikopteri indirir.
"Pekala! Artık tek başınasın. Bol şans, kardeşim."
Tommy, indiği gibi terk edilmiş konağın içine girer. İçerideki çete elemanlarını öldürür. Shark çetesinin lideri, para çantasını alıp çatıya kaçar. Tommy, çatıya çıktığında tüfeğiyle Tommy'e doğru ateş eder.
"Benim alanıma izinsiz girdin aşağılık herif. Şimdi öleceksin!"
Ancak tüfeğiyle Tommy 'i yine vuramaz. Tommy hızlı davranıp onu tek vuruşta öldürür. Çantayı alır. O sırada Lance, helikopterle çatıya iniş yapar. İş arkadaşını alıp oradan uzaklaşır. Tommy, helikopterden, ona verilen görevi başarıyla bitirmenin getirdiği huzurla Vice Şehri'nin eşsiz manzarasını seyrederken telefonu çalar.
"Tommy. Ben, albay Cortez. Bak sinyor. Senin, bu işi halledebilecek bir adam olduğuna inanıyorum. Lütfen bu gece yarısı gelip, bana yardım et. Beni nerede bulacağını biliyorsun."

Efendim, Evet Efendim!

Cortez'in Yatı- Pier 2

"Diaz, son yaptığın işten oldukça memnun kalmış. Seninle tekrar çalışmak istiyor. "
"Bu, iyi anlama mı geliyor?"
"Elbette! Diaz'ın bu talihsiz kaybımızdan sorumlu olduğunu düşünmeme rağmen..."
"Sana bunu düşündürten nedir?"
"Kimse, onun gibi birini suçlayamaz -  Sadece sesli bir şekilde düşünüyorum.  Mühim değil. Sana, kâr edebileceğin bir teklifim var."
"Daha fazla ayak işleri yapacak zamanım kalmadı, Cortez."
"Böyle tehlikeli borçlara sahip bir adamın fırsatlara aç olduğunu düşünürdüm. Lütfen Tommy, en azından dinle beni."
"Seni dinliyorum."
"Şimdi, şehir içinde bir askeri donanım parçası için bir alıcım var. Onu benim için al. Alınca sana tarif edeceğin yerdeki garaja bırak. Alır almaz hemen beni ara. Sonra..."
Cortez'in tarif ettiği yere gider. Bir asker konvoy, şehrin ortasından gider. Askeri araçlar arasında bir tank gitmektedir. yanlarında yürüyen askerler de tankı korumaktadır. Görünüşe göre, Cortez 'in istediği donanım parçası bu tanktır.
Nasıl bir görev verdin Cortez? Bu kadar iyi korunan bir tankı çalmak büyük cesaret ister. Tommy, konvoya fazla yaklaşmadan yavaşça onları takip eder. Yoksa, gece yarısında giden bir ordu konvoyuna yaklaşan biri kolay dikkat çekebilirdi. Yavaşça takip ederken, tankı çalabilecek bir yöntem düşünür.
"Siviller! Yoldan çekilin. Bu bir askeri konvoydur. Yolumuzu engellemeyin. Çekilin yoldan! ACİLEN yoldan çekilin! Tanktan uzak durun. Hey! yolun üzerinde park edilmiş sivil bir araç var. Asker! aracı yoldan çek."
"Emredersiniz efendim." Bir asker gelip, yolda park edilmiş araca binip kenara çeker.
Açık bir donat dükkanının önünde dururlar.
"Hedefe ulaşıldı efendim."
"Görev tamamlandı! Askerler, gidebilirsiniz!"
"Hadi biraz donat yiyelim."
Askerler, bulundukları pozisyonları bırakıp donat dükkanına giderler. Bu, Tommy için büyük bir fırsattır. Gizlice tanka atlar. Askerler çok geçmeden durumu fark edip, peşine düşerler.
"SAVUNMA POZİSYONUNA GEÇİN!"
"Keskin nişancı! Keskin nişancı? Keskin nişancı da nereye gitti?"
"Bilmiyoruz efendim."
"Güvenlik protokolü Delta Hindistan Echo tetikleniyor! Araç kendini imha etmek üzere geri sayıma girecek!"
Tommy'nin daha fazla zamanı yoktur. Askerlerden kurtulup, tank kendini imha etmeden Cortez'in garajına bırakması gerekmektedir. Askerleri, diğer askerleri seferber etmeden tank ile yok eder. Tankın kendini imha etmesini kuran askerler de ölünce, geri sayım durur. Geriye kimse kalmaz. Tankı garaja park edip, oradan uzaklaşır. Tommy, bu başarısını pek de zeki olmayan tank korumalarına borçludur. Aksi halde bu görev Tommy'nin hayatında yaptığı son görev olabilirdi. Hemen Cortez'i arayarak bunu bildirir.

En Hızlı Tekne
Diaz'ın Konağı

Gün geçmiyor ki Tommy, her Diaz'ı ziyaret ettiğinde saçma bir şey yapmasın. Bu sefer de kuşlara tüfeğiyle ateş etmektedir.
"Sizden nefret ettiğimi söylemiştim. Şimdi gördünüz gününüzü!"
Kuşları vurmanın sevinciyle kahkaha atarak tüfeğiyle Tommy'e el sallar.
"Hey! O şeyi nereye salladığına dikkat et!"
"Arabamda artık hiçbir güvercin boku olmayacak. Tommy!"
"Sanırım olmayacak."
"Haklısın. Dinle şimdi, doğu kıyısında en hızlı teknenin kimde olduğunu biliyor musun?"
"Hazırlıksız yakalandım. Hayır, kimde?"
"BENDE. Ve bunun hep böyle olmasını istiyorum. En hızlı tekne, her kaçakçının buradan Caracas'a tek hayalidir. Söylentiye göre, tersane bazı Kosta Rikalı ahmaklar için böyle bir tekne hazırlamış. Ve Tommy!... O BENİM OLMALI!"
Kafasına bir kuş pisler. Diaz bu duruma sinirlenerek kuşa doğru ateş eder.
"Seni öldürdüğümü sanıyordum. Nerden çıktın başıma? Güvercinler! Boom! Ahh!"
"Sanırım güvercinlerin geri döndü."

Tersane- Vice Port

Elleri silahlı Kosta Rikalı çete elemanları birazdan patronlarına götürecekleri en hızlı tekne olan Squalo II'yi korumaktadırlar. Adamlara görünmeden tersaneye sızar. Girişte dolaşan çete elemanlarının arkasından gizlice gelip, ses çıkarmadan onları öldürür. Ancak, girişte, fark etmediği biri daha vardır; Tommy'e doğru ateş eder. Tommy, kutuların arkasına siper alarak onu öldürür.
Çıkan sesten diğer adamlar havaya ateş ederek gelirler. Tommy, saklandığı yerden adamlara ateş ederek onları öldürür. Aralarından yaralı olan, denize atlayarak Tommy'den kaçmaya çalışır. Ancak Tommy, onu fark edip üzerine ateş ederek öldürür.
Nihayet, Tommy, Diaz'ın istediği tekneyi bulur. Tekne, suya bırakılmak üzere havada, bir mekanizmaya bağlıdır. Onu suya indirmek için tek gerekli olan: Mekanizmayı çalıştırmayı sağlayan düğmeyi bulmaktır. Muhtemelen tersanenin içindedir. İçeride kimse yoktur. Hiç zorluk çekmeden aradığını bulur.
Mekanizmanın kolunu tam indirecekken, birden ortaya çıkan bir tersane görevlisi Tommy'nin arkasından gizlice gelip, elindeki çekiçle Tommy'yi boğmaya çalışır. Tommy, zorlukla mücadele eder. Tommy'le onu boğmaya çalışan tersane görevlisinin küçük boğuşması, Tommy'nin yaptığı hızlı bir hamlenin görevlinin ölmesine sebep olmasıyla sona erer. O sırada başka bir tersane görevlisi, bağırarak bir tornavidayla Tommy'nin üzerine doğru koşar. Tommy, ölen görevliden aldığı çekici onun başına saplayarak öldürür.
Tüm bu yaşananlar polisin kulağına gitmiştir ki, tersanede siren sesleri duyulur. Tommy kolu indirir; tekne suya iner. Tommy koşarak tersaneden çıkar. Çıkarken masanın üzerindeki tekne anahtarını alır. Tekneye atlar.
"Vice Şehri polis departmanı! olduğun yerde kal!"
Tommy, polisin ikazına aldırmadan tekneyi çalıştırıp oradan uzaklaştırır. Her ne kadar, polis arkasından ateş etse de sıktığı bütün mermiler denizi boylar. Tommy, hem polisten hem de Kosta Rikalılara izini kabettirip tekneyi sağ salim Diaz'ın konağına ulaştırır.
Diaz, korumaları ile iskelesinde Tommy'i bekliyordur. Tommy gelince hepsi onu alkışlar.
"Teşekkür ederim Tommy. Artık  en hızlı tekne resmi olarak ben de. Yarın sabah gel. Seninle bir işim daha var."

Arz ve Talep

Diaz'ın Konağı

Diaz, televizyon odasında bağırmaktadır. Bu sefer ne bir adamına ne de bir güvercine bağırıyordur. Bir video oynatıcıya bağırmaktadır.
"ÇIKAR ŞUNU! SENİ PLASTİK PİSLİK! Bunu bana mı yapıyorsun? Kendini ne zannediyorsun, seni plastik PİSLİK parçası? Ahhh! CANIN CEHENNEME!
Tabancasını çıkarıp video oynatıcıya ateş eder. Tommy gelir. Tommy geldiğinde bu durumu ona açıklama ihtiyacı duyar. Aksi halde Tommy'nin onun hakkında aklını kaçırmış olduğunu düşünebilirdi. Ve Diaz için kimse onun hakkında böyle düşünemezdi.
" En sevdiğim El Burro kasedini yedi. Bu yüzden bunu yaptım! Başka ne yapabilirdim?"
"Belki de fişe takılı değildir."
"Ne?"
Diaz, delik deşik ettiği video oynatıcının takılmamış fişini görür.
"Hadi be! Ziyanı yok. Yüzlercesini alırım." Koltuğa oturur. Bir taraftan tabancasıyla kaşınarak konuşmaya devam eder:
"Şimdi Tommy, her ay bir bağımsız bir satıcı, yatıyla Vice Şehri'ne gelip demir atıyor. İlk gelen tekneye mallarını satıyor. Hızlı tekneyi alıp, oraya giden bok kafalıları öldürüp, malları al ve buraya gel. Tamam mı?"
Lance, dümende yayılıp, hafif bir müzik dinleyerek Tommy'i beklemektedir. Tommy, Diaz'ın konağının arkasındaki kıyıda duran hızlı tekneye gittiğinde dümene oturan Lance'i görür:
"Dur bir tahmin edeyim. Bir koruyucu meleği kullanacağımı mı sandın?"
"İçeri girmeme izin vermen gerektiğini söylüyorum adamım. Şimdi bana "yalnız sert adam" ayakları yapabilirsin ama günün birinde kıçını kurtaracağım ve sen de muhtemelen beni öpmek isteyeceksin!"
"Manyak."
Lance kahkaha atar. Tommy tekneye binip dümene geçer. Yarışma başlar: Tommy ve Lance'in teknesinden başka dört tekne daha vardır.
"İşte bir rekabete girdik. Söylesene Tommy: anlaşmayı bozan kişinin Diaz olduğunu sen de biliyorsun. O halde neden hala onun ayak işlerini yapıyoruz?"
"Şimdilik öğrenmemiz gereken çok şey var. Şehri himayemiz altına aldığımızda öğrenmemiz gereken daha az şey olacak."
"Tarzını sevdim adamım. Gerçek taze."
Tommy, yarışmadaki diğer teknelere yaklaşınca Lance ayağı kalkıp tetiği çeker.
"Lance Vance Dans zamanı başlasın!"
Lance tetiği çeker çekmez, dans ederek bütün rakiplerini tarar. Tommy, tekneyi hedefteki satıcının yatına doğru sürer. Malları alırlar. Ancak, çok geçmeden öldürdükleri rakiplerin adamları yani Kübalılar, peşlerine düşerler.
"Dikkat et, her yerden geliyorlar."
Bu sefer rolleri değişirler. Lance dümene geçer, Tommy de tetikte olur.
"Onları hallederim. Sen de hızlı olabildiğin kadar hızlı olup Diaz'ın konağına sür!"
Kübalılar ateş ederek tekneleriyle onları kovalarlar. Tommy de onlara ateş eder.
"Ye bunu! BUNU DA YE! Balıklarla uyu!"
Tommy her ne kadar onlara saldıran tekneleri halletse de onlara bir de bir helikopter musallat olur. Kübalılar o kadar kalabalıklardır ki onların geçtiği kıyılardan bile onlara ateş etmektedirler.
"İskelede de silahlı adamlar var!"
Tommy, iskeledeki saldırganlara ateş etmek yerine, iskeledeki patlayıcı varillere nişan alır. Kübalılar kendilerinin havaya uçarlarken bulurlar. Helikopter onlara yaklaşmıştır.
"Tepemizde daha büyük bir sorun var."
Tommy helikoptere doğru ateş eder. Tommy'nin ettiği ateşlere daha fazla dayanamayan helikopter, infilak eder. Hemen ardından bir tekne daha onlara saldırmak üzere yanaşır.
"Sen de mi istiyorsun?"
Bu teknedeki adamları da öldürür. Sağ salim Diaz'ın iskelesine varırlar. Tommy tekneden iner.
"İyi atış yaptın, arkadaşım. Sen, tam bir gerçek, bir numaralı manyaksın!
"İyi, teşekkürler."
"Görüşürüz Tommy."
"Görüşelim bakalım. Bay Lance Vance Dans."
Lance, tekneyle oradan uzaklaşır. Tommy de bir taksiye binerek kaldığı, Ocean View oteline gider; Ona verilen bir işi halletmenin verdiği huzurla ve zorlu bir görevden sonra onu arayan birinin olmaması mutluğuyla yatağına uzanıp uyumaya çalışır. Telefonu çalar:
"Yo, Tommy, ben Lance. "
"Söyle."
"Ah! sesini duymak ne güzel Lance. Hadi ama az kibar ol."
"Uyumak üzereydim. Ne istiyorsun?"
"Hiç. Sadece bir şeyi bilmeni istiyorum. Bak, Tommy, bu şeyi yapabiliriz. Sen ve ben, sorun değil. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"
"Bunu yapmak zorunda olacağız. Yoksa öleceğiz, Lance. Bu şimdilik çok erken. Yine de aradığın için teşekkür ederim. Sonra görüşürüz."

İki Parça Vuruş
Avery İnşaat Alanı


Ertesi gün, Tommy bir kez daha Avery'i ziyaret eder. Limuzinde bu sefer yalnız değillerdir. Yanlarında Avery'in yardımcısı olduğu her halinden belli bir adam vardır. Tommy, bu adamı da yatta, Avery'nin yanında görmüştür.
"Tommy tanıştırayım, bu Donald Love. Donald, Tommy Vercetti: Buralara gelen son silahşor."
"Öyle mi?"
"Donald, sadece çeneni kapayıp, dinle. Dinle ki, bir şeyler öğrenebilesin." Donald, sessiz kalıp, Avery'nin söylediklerini not almaya koyulur.
"Şimdi, hiçbir şey iyi bir eski moda çete savaşı kadar emlak fiyatlarını hızlı bir şekilde düşüremez - Doğal afetler ve devasa veba gibi şeyleri katmıyorum. Çünkü, bunlar zor ihtimaller. Bunu anladın mı dört gözlü dallama? Şimdi, Haitili çete lideri yeni vefat etti. Cenaze, birazdan Küçük Haiti'de başlayacak. Açık olarak, bu cinayetin sorumlusu Kübalılar. Ancak, kimin yaptığı henüz kesin değil. Bunu kesinleştirmek sana düşüyor! Kübalı bir çete üyesi olarak giyinip, cenazeyi birbirine kat. Kargaşa yaratıp oradan uza. Sen anladın mı Donald? Güzel, çakalı tavuk kümesine atmak gerekir, değil mi? Sonra biz de arkamıza yaslanıp fiyatların düşüşlerini izleyeceğiz."

Küçük Havana Giyim & Dövme Salonu- Küçük Havana

"Kübalı çete kıyafetlerinin fiyatını öğrenebilir miyim?"
"Seni daha önce buralarda görmedim. Yeni üye misin?"
"Şimdilik öyleyim."
Tommy, Kübalı çete elemanı kılığıyla dükkandan çıkıp, cenazenin yolunu tutar.

Küçük Haiti

Cenaze başlamıştır. Cenazeye katılanlar arasında eli silahlı bir Kübalıyı fark eden bir Haitili çete elemanı silahına davrandığı gibi ateş etme başlar. Bunun üzerine diğer Haitililer de ateş etmeye başlarlar. Tommy, her ne kadar cenazeyi tarasa da Haiti çetesinin yeni lideri bir cenaze arabasına atlayıp cenazeden uzaklaşmayı başarır.  Tommy de bir Voodoo arabasına atlayıp, cenaze arabasını takip eder.
Araba, makas atarak hızlıca gitmektedir. Diğer çete elemanları da arkalarından Tommy'i takip etmektedir.  Zorlansa da cenaze arabasına yaklaşır. Çok geçmeden çete lideri, aradaki yakınlığı arabadan bir tabut bırakarak bozar. Düşen tabut, patlar. Bu, Tommy'inin hasar almasını sağlamasa da onu biraz olsun yavaşlatır.
Tekrar cenaze arabasına yaklaşır. Arabadan çete liderini öldürür. Lider ölünce, arabası takla atıp patlar. Tommy, diğer elemanlarını da atlatarak oradan uzaklaşır. Yeni liderlerini, bir Kübalı öldürdüğü için Kübalılarla Haitilerin düşmanlığı kesinlik kazanır.
Telefon çalar. Ancak, çalan Leo'nun telefonudur:
"Hey Leo! Senin için birkaç işim var."
"Ben Leo değilim."
"Hey, eğer Leo, onun telefonunu çaldığını öğrenirse, seni öldürür!"
"Belki Leo çoktan ölmüştür. Belki Leo'yu öldürüp telefonunu aldım - O dallamayı mı düşünüyorsun?"
"Leo'yu mu öldürdün? Yürekli adammışsın- Benimle çalışır mısın?! Küçük Havana'da babamın kafesine gel de yüz yüze konuşalım."
Telefonu kapatır; Bu sefer, Tommy'nin telefonu çalar.
"Selam ol'china! Ben Paul. Senin için birkaç şey öğrendim. Ama seninle şahsen konuşmalıyım. Malibu Kulübünde biraz R&R'nin tadını çıkarıyorum. Bakalım bundan sonra bana iyilik borcun olacak mı? Hadi görüşürüz."
Tommy, rotasını Malibu Kulübü'ne ayarlar. Acaba, Kent Paul'ün yeni öğrendikleri onun için bir kurtuluş olacak mıydı? Yoksa hiçbir şeye yaramamaya devam mı edecekti?

Ölüm Sırası

Malibu

"Pekala, ezik. Vera'nı kurtaracağım, adamım."
"Neyden bahsediyorsun?"
"Şu sapık Diaz'ı bilirsin, Borucu ustası. Adamın Lance, onun elinde esirmiş. Rivayete göre, adamın Diaz'ı öldürmeye çalışmış. Anlayacağın çekirge yeteri kadar zıplayamamış."
Tommy, sinirlenip lafı geveleyen Paul'ün boğazına yapışır.
"Onu nereye götürdüler? Doğru düzgün söyle şunu."
"Hey! Hey! Sakin ol. Onu şehrin karşısındaki hurdalığa götürmüşler."
Tommy, hızlıca boğazını bırakıp oradan ayrılır. Kent, Tommy'nin çıkmasını bekleyip arkasından söylenir:
"Yine mi sen? Canın cehenneme!"

Araba Mezarlığı

Araba mezarlığının girişi bir arabayla kapatılmıştır. Diaz'ın bir adamı, arabanın kaportasına yaslanmış sigara içmektedir. Arkasında da eli silahlı iki Diaz'ın adamı konuşarak volta atmaktadırlar. Tommy, oraya gelirken sürdüğü arabasını yan park edip arabasına siper alır. Diaz'ın adamları onu fark etmez.
Tommy, sıktığı bir kurşunla arabanın önündeki adamı öldürür. Diğer iki adam da oradaki arabanın arkasına siper alıp ateş etmeye başlarlar. Tommy bir şekilde ikisini de öldürür. Ancak, Diaz gibi güçlü bir mafya babasının elemanları, bu üç adamdan ibaret olamazdı. Tommy, içeride daha bir sürü silahlı adamın olduğunu hesaba katıp bulduğu en yakın güvenli yerlere siper alarak içeri doğru ilerler.
Bir tümsekte olan adam, ona ateş eder. Tommy, adamı çıktığı yerden indirir.  Karşısına park halinde bir çöp kamyonu çıkar. İçinden iki silahlı adam çıkıp ateş ederler. Ardından karşına, türlü türlü yerlere çıkmış ya da pusmuş saldırganlarla karşılaşır. Tommy, hepsini öldürüp Lance'in tutulduğu yeri bulur.
Hurdalığın arkasında bulunan, garaj gibi bir yerdir. Lance, kan revan içinde bir sandalyede bağlıdır. Başında da ona silahını doğrultmuş bir adam, onun son arzusunun ne olduğunu sormaktadır. Dışarıda duyduğu ses, onun silahını dışarıya doğrultmasına neden olur. Tommy, garaj girişindeki iki adamı öldürmüştür. Lance silah doğrultan adamın dikkatinin dağılmasından faydalanıp, bağlı olduğu sandalyeyle kalkıp adama kafa atar.
Adam, yere düşer; kalkacakken Tommy adamı vurur. Lance 'in bağını çözer.
"Dikkatlice hazırladığım planım sayende patladı. Çok teşekkür ederim. İyi, bok yedin, Lance!"
"O herif benim ağabeyimi öldürdü. Ne yapmamı beliyordun? Çimlerini biçmemi mi?"
"O bizi öldürmeden, biz o dallama Diaz'ı öldürmeliyiz. Silah kullanabilecek durumda mısın?"
"Tabii...sanırım...seni görmek güzel."
"Hadi buradan çıkalım."
Garajın çıkışında Sentinel marka araba görürler. Sahibi öldürdüğü adamlardan birinin olmalı. Anahtarı da üzerindedir. Yoksa bu herhangi bir araba yerine onlar için kurulmuş bir tuzak mıydı? Tommy'nin kontağı çalıştırmasıyla havaya mı uçacaklardı?"
Zaman daralıyordu. Lance, kan kaybetmekteydi. Böyle bir riski almaktan başka şansları yoktu. Arabaya binerler. Öldürdüğü adamların üzerinden geçerek araba mezarlığından çıkarlar.
Peşlerine Diaz'ın adamları takılır. Tommy, onları güç bela atlatır. Lance'i hastaneye bırakır. 
"Şimdi burada iyileşmeye çalış. Yarın, sabaha karşı Starfish köprüsünde buluşalım. Tamam mı?"
"Tamam. Görüşürüz."

Sil Gitsin

Starfish Köprüsü

Plan konuştukları gibidir. Lance, üstü açık bir Stallion ile Tommy'nin yanına gelir.
"Bagajda birkaç silah var."
"Hadi be! Bütün bunları nereden aldın?"
"Yağmurlu günler için saklıyordum. Sevdin mi?"
Tommy ile Lance, bagajdan M4 Carbine silahlar çıkarırlar.
"Evet, sevdim."
Biraz silahları kurcalayıp, Diaz'ın konağına doğru yol alırlar. Şansları yaver gitsin ki, Diaz konakta olsun. Ne de olsa bu ziyaretçiler, onu son kez görebilmek için geliyorlardı. Gizlice konağa sızarlar. Ancak, Diaz onların geleceğini bekliyor olacaktı ki, odasındaki güvenlik kameralarından onları hemen fark eder. Hiçbir şaşkınlık duymadan, yerinden kalkıp silahına davranır. Belki de o gün, Diaz 'ın konağından iki leş çıkacaktı.
"Bu mekan aşağılık heriflerle kaynıyor olacak...Dikkat et..."
"Dert etme, Tommy. Seni koruyacağım. Bu taraftan!"
Konağa girer girmez karşılarına, onlara ateş eden adamlar çıkar. Görüldüğü üzere: Diaz, dünden hazırlıklıymış. Tommy ve Lance, ettiği art arda ateşlerle Diaz'ın korumalarının sayısını azaltırlar. Konağın girişi kapalıdır. O yüzden, daha güvenli, başka bir yol seçmeleri gerekiyordu. Adamları sırayla öldürerek, konağın arka kapısına gelirler.  Ancak, onlara ateş eden korumaların ardı arkası kesilmez.
"Diaz içeride olmalı."
"Hey Tommy, benim odamın koy manzarası olabilir mi?"
Havuzlu bir avludan, dar bir koridordan geçtikten sonra tek parça halinde konağın içine sızmayı başarırlar. Lance, içerinin dekorunu görünce kendini tutamaz:
"Buranın tavanları harika..."
Merdivenlerden çıkarak onlara ateş eden adamları öldürürler. Diaz'ın odasına gelirler. Kapıda Lance ile Tommy'i öldürmek için bekleyen iki koruma vardır. Onları görünce ateş etmeye başlar. Ancak, umdukları gibi olmaz; ölü olması gereken iki kişi Tommy ile Lance değil, kendileri olurlar.
Diaz, savunmasız kalmıştır. Artık konakta üçü kalmıştır. Diaz, pes etmez. Silahının tetiğini çekip masasının arkasına saklanır.
"DİAZ?! İşini elinden almaya geldim!"
"TOMMY! Bana ihanet ettin, seni aptal! Şimdi, ben seni öldüreceğim."
Diaz, masanın arkasından attığı kurşunlardan hiçbirini onlara isabet ettiremez. En sonunda silahının mermisi bitmiştir. Kaçmaya çalışır. Kaçarken Lance'in onu vurmasıyla yaralanır.
"Ye bunu, seni katil pislik!"
Diaz, sürünerek odasından çıkar. Tommy, Lance ile ağır adımlarla onun dibine kadar gelirler.
"Sizi aptal dallamalar...benim güzel evim...ne yaptığınıza bir bakın!"
Lance, göğsüne attığı tekmesiyle zavallı adamı sırtüstü çevirir.
"Bu benim ağabeyim için!"
Ağzından kan gelmesine rağmen, öksürerek konuşmaya çalışır:
"Sana güvenmiştim, Tommy. Bunu senin yaptığına inanamıyorum..."
Tommy, Lance ile şüpheli bir şekilde bakıştan sonra silahlarını son duasını etmekte olan Diaz'ın yüzüne doğru çevirirler.
"İyi geceler dilerim, bayım!"
Diaz'ın konağından son iki silah sesi gelir.
Tommy, Lance ile polisler olay yerine gelmeden bütün cesetleri ortadan kaldırırlar. Ne de olsa polisler bile, Vice Şehri'nin suç lideri Ricardo Diaz'ın bir gün öldürüleceğini biliyordu. Tommy ile Lance, ertesi hafta aynı yerde buluşmak  üzere oradan ayrılırlar.
Tommy için oldukça sıradan bir şey olur: Telefonu çalar:
"Tommy, ben Paul. Sana bir sürprizim var, şehrin aşağısındaki kayıt stüdyosunda bazı önemli sanatçılarlayım. Neden bizi ziyarete gelmiyorsun? Mantıklı olduğunu sen de biliyorsun.  Görüşmek üzere."
Tommy, cevap vermeden telefonu kapatır. Diaz'ın arabasına atlayıp, Kent Paul'ün davet ettiği stüdyoya doğru yol alır.

Aşk Suyu

V-Rock Kayıt Stüdyosu- Downtown

Stüdyodaki gürültü, daha stüdyoya girmeden duyuluyordu. Bu gürültü, bir rock konseri gibiydi. Tommy, içeri girdiğinde şarkı söyleyen bir rockçı ve stüdyonun arkasından onu dinleyen üç kişi daha vardır. Önde oturan, Kent Paul'dür. Rockçı şarkısını bitirir bitirmez, Paul onu alkışlar.
"Evetttt! Muhteşem, muhteşem ötesi! Hey, Tommy! Geldiğine sevindim. Hey, daha önce hiç Love Fist ile tanışmıydın?"
"Hayır, ama müziklerini seviyorum."
"Seni grupla tanıştırayım. Bu Percy, Dick, Willy şu an burada değil ve stüdyodaki Jezz.  Çocuklar, iyi bir arkadaşımla tanışmanızı istiyorum. Bu Tommy. Dostluğumuz eskiye dayanır."
"Pekala, dostum. Ve şey, adın neydi?"
"Bırak bunları, Jezz sen, hatırla- benimle oyun oynama, dostum, ben bunun için çok kurnazım, canım!"
Jezz, homurdanarak arkadaşlarının yanına oturur.
"Görüyorsun, Tom, bu çocukların yardıma ihtiyaçları var. Bunlar buraya bağlı değiller. Hal hatır sormaktan yoksunlar."
"Bizim biraz mallara ihtiyacımız var, dostum! Eski Love Fist'in gücüne dönmeliyiz, biliyor musun?!"
"İyi, burası Vice Şehri, adamım. Problem nedir? "
"Aşk suyu, adamım!"
"Aşk suyuna ihtiyacımız var, adamım biliyor musun?"
"Aşk suyu mu?"
"Aynen, iki parça patlamalık, 1 parça trompet, 5 şekerleme ve bir litre benzin. Bize yardım edebilir misin, dostum? Ayy, bu bizim için çok şey ifade eder."
"Bunu çocuklar için yaparsın, değil mi? "
Tommy, Love Fist grubunun isteği üzerine, bahsettikleri aşk suyunu almak üzere anlaşmaya gider.

Anlaşma Yeri

Tommy, anlaşma mekanına gider. Aradığı satıcı, motosikletine yaslanmış sigara içmektedir. Bir müşterinin geldiğini görünce, sigarasını atıp, Tommy'nin arabasına yanaşır.
"Özel bir şey mi arıyorsun?"
Tommy, satıcıya aşk suyu aradığını ve onun bu şeyi satıp satmadığını sorar.
"İhtiyacın olan şey bende!"
Cebinden bir şişe çıkarır. Tommy de aynı anda parasını çıkarır. Ancak, satıcı parayı alıp, şişeyi Tommy'e vermez.
"Para için teşekkürler, enayi!"
Adam resmen Tommy'nin parasını ele cebe indirip, motoruna basıp uzar. Tommy, hiç şaşırmaz, motorun arkasından takip eder.
Satıcı, motoru çok hızlı sürmektedir. Ustalıkla, arabaların arasından geçer. Bu durumda, peşinden gitmek, sürdüğü araç açısından Tommy'i zorlasa da, arabayla satıcının arkasından sertçe vurmayı başarır. Neye uğradığını şaşıran satıcı, motosikletinden fırlayıp, sürüklenir.
İnsanlar, etrafına toplanmıştır. Bazıları ambulansı aramalarını gerektiğini söyler, bazıları da artık çok geç olduğunu, onun artık yaşamadığını söylemektedir. Aralarından bazıları da kazanın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışmaktadır. Doğru: Kaza olmuştu. Sadece feci bir trafik kazası. Tommy, kalabalığın arasında sızıp adamın cebinden paraları ve "Aşk Suyu"nu alır.
Tommy arabasına binip, oradan uzaklaşır. Telefonu çalar:
"Hey ahbap, bizim çocuklar biraz ortam yapmak istiyorlar. Eğer, ne demek istediğimi anladıysan..."
"Sadece bir kız tanıyorum."
Tommy, gerçekten de eğlenceyi seven bir kız tanıyordu.
Biraz sürdükten sonra, bir apartmanın önünde durur. Birkaç korna çalışından sonra, Mercedes pencereye çıkar.
"Hey, Mercedes!"
"Hey, Tommy. Nasılsın?"
"Sadece iyiyim. Dinle, Love Fist grubuyla takılmak ister misin?"
"Tamam, ama sadece karşılığını bekleyeceğim bir iyilik olarak yaparım."
Mercedes, uzun bir hazırlık sonucunda apartmanından çıkıp, Tommy'nin arabasına biner. Çok geç olmuştu. Sabah olmak üzereydi. Love Fist, huysuzlanmadan aşk suyunu ve Mercedes'i onlara ulaştırmalıydı. Tommy, acele etmelidir. Zamanı daralmıştır. Tommy, gerginlikle araba sürerken bu gecikmenin sorumlusu Mercedes değilmiş gibi, makyajını yapmaktadır.
En sonunda kaza yapmadan, sorunsuzca Mercedes'i stüdyoya ulaştırır.
"Sonra görüşürüz, koca adam."
Birkaç saat sonra telefonu çalar. Acaba bir sorun mu vardı?:
"Nasılsın ahbap? Ben Paul yine. Bak Tommy, o kadar şey arasında asıl gereken konuyu söylemeyi unuttum. Konser için biraz korumalara ihtiyacımız var. Biraz güvenlik. Mitch Baker önderliğinde bir motor çetesi var. Bu iyi tanıtım olurdu. Çok rock and roll bebeğim. Bunu benim için hallet ve sana konser için, sahne arkası geçişi ayarlayacağım, tamam mı?"
Tommy'nin bundan daha önce halletmesi gereken işleri vardır. Mesela, unuttuğu, ona iş verecek kişilere uğramak gibi.

Akrobatik Tekne Yarışı

Cafe Robina- Küçük Havana

Onu arayan Umberto'nun bahsettiği kafeye gittiğinde, bir masada oturup kahve içen üç adam vardır. Biri yaşlı bir adamdır. İçeride Latin bir müzik çalmaktadır.
"Si,beyler?"
Ayakta duran koca burunlu bir adam da onlara bir şeyler anlatmaktadır. Koca burunlu adam, Tommy'i görünce gülümser.
"Hey, Papi. Bu adam benim için. Sen, o çocuk musun?"
Tommy, etrafına bakınır. Adam onunla konuşmakta ısrar eder.
"Ah evet. Sen o çocuksun. Öyle düşünüyorum, biliyor musun?"
"Hayır. bildiğimi sanmıyorum."
"Öyle mi? Buraya gel, sert çocuk. Benimle uğraşabileceğini mi düşünüyorsun? Bana aptal numarası mı yapıyorsun?"
"Hayır. Sanırım senin yaptığın aptal numarası, ikimiz için de yeter."
"Oğlum, bu sana aptal diyor."
Yaşlı adam da konuşmaya katılır. Ona oğlum demesi ve onu basit bir şey için bile koruması, o adamın, Umberto 'nun babası olduğunu belirtiyor.
"Ben de ona küçük kız diyorum, Papi. Bak şuna, kız gibi giyinmiş. Bu da nesi, Kızlar gecesi mi? Sen, bir sert adam olarak, kadın gibi mi giyiniyorsun? Bir kadın gibi külot da giyiyorsundur."
"Kadınlara bu kadar karşı olmanın nedeni nedir? Erkeklere mi ilgi duyuyorsun, koca oğlan?"
"Kadınları severim! Bütün kadınları severim! Annemi severim, çiko!"
"Pekala, pekala, demek istediğini anladım, sakin ol."
"Sürmek ile aran nasıl, amigo?"
"İyi...bir kadın gibi."
"HAHAHAHAHAHAHAHA! Ne komik! Seni sevdim, koca çocuk. Belki yardım edebilirsin. Belki erkekliğini kanıtlayabilirsin. Ha? Tekneyi çıkar. Bana ne kadar büyük hayalarının olduğunu göster, küçük çikita olduğunu değil."
Kafeden çıkar, nehir yanındaki iskeleye gider. İskelede Tommy'i bekleyen Kübalı bir adam vardır.
"Hey, ben Rico. Büyük hayalı adam sen misin?"
"Tommy Vercetti. Hadi gidelim."
"Pekala adamım, ona tıpkı bir kadınmış gibi davran. Kendine adam mı diyorsun adamım?"
Tommy, tekneyle nehri turlar. Turlarken tekneyi ustalıkla kullanarak, kendini Rico'ya ispat eder. Arada sırada, rampalardan atlayarak akrobatik hareketler yapar. Rico, tüm bunlara rağmen, Tommy'nin moralini bozmaya çalışmaktadır.
"Sen küçük bir kediciksin, koca bebek. Git, annene ağla!"
Tommy, en sonunda iskeleye yanaşır.
"Fena değil, sen gerçek bir adamsın. Seni sevdim. Çünkü beceriklisin. Benim bütün arkadaşlarım da senin gibi. Sen gerçek adamsın, amigo."
Tekneyle uzaklaşır. Bu, belki de Tommy'nin yerine getirdiği en saçma görevdi. Tüm bu iltifatlar ve hakaretler de neydi? Umberto Robina denen bu kaçık da kimdi? Yoksa yeni bir Ricardo Diaz mıydı? Tüm bunları düşünürken telefonu çalar:
"Tommy, ölü bir adam senin hakkında konuşuyor, canım. Daha iyi hissetmeni sağlayacak bir şeye ihtiyacın olabileceğini düşündüm. Poulet Teyze, sana biraz yahni yapar mı? Bir ara mutfağıma uğra, tamam mı Tommy?"
Bu da nesi? Bu yaşlı teyze de kim? Yanlış numara mı? Yoksa mafya işlerinden sonra teyzelerin işlerini mi yapacaktı? Belki de zengin biridir, Tommy'nin para kazanmasına yardım edebilirdi.

Çelik Alaşımlı Tekerlekler

The Greasy Chopper- Motorcu Barı

"Baker nerede?"
Barmen bilardo masasını gösterir ve Tommy, bilardo oynayan iki, asi giyinimli adam vardır.
"Koca Mitch Baker'i arıyorum."
Saçının tepesi açılmasına rağmen uzun saçlı adam, oyuna olan konsantresini bozmadan cevap verir:
"Kim arıyor?"
"Tommy Vercetti."
"Vercetti. Polise benzemiyorsun. Bu yüzden sana bir dakika tanıdım. Hızlı konuşsan iyi edersin."
"Kent Paul, senin, ayarladığı konsere korumalık yapmakla ilgilenebileceğini söyledi."
"Kent Paul? Hah! Seni yolladığına şaşmamalı. O, en son buradayken pencereden kaçmıştı."
"İlgileniyor musun? İlgilenmiyor musun? "
"Biz sadece kendimizden olana iyilik yaparız."
"Öyleyse nasıl sizden olabilirim?"
"Burası golf kulübü değil ahbap."
Diyerek kahkaha atar. Onunla birlikte içerideki bütün motorcular hep bir ağızdan gülmeye başlarlar. Mitch, ciddileşir:
"Motor sürebilir misin?"
"Bir taburede oturup, içki içebilir misin?"
Motorcular, bu sefer Tommy'nin esprisine gülerler. Mitch, tek bir el hareketiyle onların susmasını sağlar.
"Cougar, Zeplin, gidip bu kızın motorda nasıl iyi olduğunu görün..."
İki adam, Tommy ile birlikte dışarı çıkarlar.
"Pekala süslü kıyafet. Ne yapabildiğini görelim."
Tommy'ye bir Angel motor verirler. Üçü yarış yapacaklardı. Güzergâh karışık değildi, bölge etrafında bir tur atacaklar, barın önüne ilk varan yarışı kazanacaktı.
Bir, iki,üüüçç...
Yarış başlar. Tommy, motoru dikkatli sürer. Cougar ve Zeplin hızlı sürerler. Cougar, kırmızı ışıkta duran bir arabaya çarpmasıyla motordan düşer. Her ne kadar motoruna geri binse de, Tommy ve Zeplin çoktan gözden kaybolmuşlardı. Tommy ve Zeplin, motorlarla makas atarak bara yaklaşırlar. Zeplin, Tommy'ye fark atabilmek için gazı kökler. Ancak, motoru birden durur. Tommy, iki rakibini de geride bırakıp barın önüne ulaşır.

Adamla Uğraşmak
The Greasy Chopper- Motorcu Barı

Tommy, motordan inip bara girer.
Mitch, bir adamla bilek güreşi yapmaktadır.
"İşte. Seni yine yendim. Hey Vercetti. Görünüşe göre bizim çocukları geride bırakmışsın."
"Evet, kaç tane daha ayak işleri yapacağım? Ben epey meşgul biriyim. Eğer bu bir kavgaysa, bunu halledeyim."
"Bizden olmak sadece kavga etmek değildir. Ailenin bir parçası olmaktır."
"Tabii, ben daha önce bir ailenin parçası olmuştum. Ancak, yolunda gitmedi."
"Evet, doğru. Ama bu aile kendi başına bakıyor. Biz bir adama kirli işlerimizi yaptırmıyoruz ve on beş yıl zorlu zamanlar geçirmesine sebep olmuyoruz. Evet, doğru. Ödevimi yaptım. İşte buranın büyük,yanlışlar,serseriler ve belalılar ailesi. Kahretsin, bazılarımız ülkemiz tarafından ihanete uğramış bile.
"Vietnam sırasında kilitlenmiştim. Ne çirkin iş."
"Bu yüzden, ben de sana bu adamla uğraşıp uğraşmayacağını soracağım. Bu bütün lanet ülkenin kıçının tekmelenmesi gerekiyor, ve biz de bunu yapabileceklerden biriyiz. Yani, buradan ayrıl, bir bisiklet kap ve bu şehre ne kadar kızgın olduğunu göster!"
"Pekala, pekala."
Tommy, bardan çıkıp motoruna geri biner. Bir polis arabası görür. Yanına gidip, kapısına kurşun yağdırır. Polis arabası onu kovalar.
Uzun bir kovalamacanın ardından, polisler destek çağırır. Tommy, ustalıkla motorunu sürerek onları alt eder. Polisler, Tommy'i kovalarlarken, Tommy'nin yaptığı ani dönüşleri hesaplayamayıp kaza yaparlar. En sonunda, Tommy, hasar almadan oradan uzaklaşır.

Son düzenlenme: 23 Nisan 2021, 18:31:45 lazlow

lazlow

Juju Çekişmesi

Küçük Haiti- Poulet Teyze'nin Kulübesi

Kapı kilitli değildir. Tommy'nin kapıyı itmesiyle açılır. Otantik ve loş bir ortamdır.
"Merhaba? Merhaba?"
Boğuk bir kadın sesi Tommy'e cevap verir. Tommy, sesin sahibine baktığında, Haitili,yaşlı, tonton bir teyze görür. Tonton olmasının yanında, kadının görünüşü oldukça bir büyücüyü andırmaktadır. Yaşadığı ortam, bunu doğrulamaktadır:
"İçeri gir, tatlım, ve ruhunu dinlendir. Sen, büyükbabanın söz ettiği büyük, kötü adam olmalısın. Bilirsin, ziyaret ettiğinde senin hakkında ve seni bekleyen diğer insanlar hakkında şeyler söyler. Şimdi, biz uzun zamandır ölüyüz, ama sen canlı ve aktifsin. Senin ayakkabılarının içinde olmayı istemezdim. ha ha ha ha ha!"
Tommy'e bir fincan çay uzatıp karşısına oturur.
"Buraya gelmem için bir mesaj aldım."
"Onları duyabilir misin? Onlar senin adını söylüyorlar, çocuk, seni istiyor olmalılar, sen öyle düşünmüyor musun? Şimdi yaşlı Poulet teyzenle ilgileneceksin. Belki sana yardım eder. Belki sana tüm bunlardan sonra küçük bir Juju verebilir. Kötü bakan avukata vermen için biraz sihir vermemi ister misin, hııııı?"
Tommy, Poulet'in verdiği çayı içerken, kendini tuhaf hisseder. Onun son söylediklerini bile tam dinleyemez. Tedirgin olup ayağa kalkar.
"Bak, tüm bunlar çok, ee ... bana ne vereceksin? Ben, ben, ben sanırım yanlış geldim."
Poulet, onu sakinleştirerek geri oturtur. Tommy'nin çayını bitirmesini sağlar.
"Bana bu iyiliği yapacaksın, Tommy...... Kübalılar, pis gururlu ahmaklar. mmm, sevgili Haitili çocuklarıma hep karşı gelmişlerdir. Şimdi de polise benim toz zulamın yerini ihbar etmişler. Aptallar, onların uy****rucu olduklarını zannediyorlar. Şimdi iyi bir çocuk olup onları Poulet Teyze'ne geri getir. "
"Evet, evet, tabii, tabii."

Küçük Haiti- Araba mezarlığının yanı

Küçük bir binanın çatısına çıkar. Havalandırmanın hemen yanında bir çanta bulup, alır.
"Olduğun yerde dur, ahbap!"
Görev bitmiş miydi? Arkasında ona silah doğrultan bir swat vardır. Çantayı ona teslim etmeli miydi? Yoksa tehlikeyi göze alıp Poulet Teyze'yi sevindirmeli miydi?
Tommy, yaşlıları sevindirmenin daha iyi bir seçim olduğunu düşünüp çatıdan atlar. Swat, böyle bir şeyi beklemediği için arkasından ettiği kurşunlar boşa gider. Tommy, park ettiği arabasının üzerine düşer. Aşağıda da onu copla bekleyen başka bir Swat vardır. Onu da atlatarak, hemen arabasına atlayıp, oradan uzaklaşır.
Peşine polisler düşer. Polislere dikkat ederek sokağın başındaki diğer çantayı alır. Süre daralmıştır. Tommy, bu iki çantayı alırken polisler üçüncüyü yakalamak üzere yola çıkmışlardır. Tommy, polisleri atlatarak, üçüncü çantayı da alıp Poulet Teyzeye ulaştırır.

Top Yemi

Cafe Robina- Küçük Havana

Kafede, barın arkasında Alberto Robina vardır. Tommy'i görünce tanır, gülümser.
Umberto, ortalıkta yoktur. Tommy, bu koca burunlu Kübalı gelinceye kadar biraz dinlenmek ister. İspanyolca, Alberto'dan bir kahve ister:
"Un cafecito, por favor, Alberto.." (Bir kahve alabilir miyim, Alberto.)
"No problema, Tommy."
Umberto, gergin ve perişan halde içeri fırlar.
"Papi! Una grande problema!" (Baba! Büyük bir sorunumuz var!)
"Umberto, oğlum, ne oldu?"
"Haitililer! Şu Haitililerden nefret ediyorum! Son kez bana dalaştılar. "
"Sorunun nedir?"
" Şu Hai- şu Haitililer! Onları yok edeceğiz! Sadece biraz desteğe ihtiyacımız var. Zaten birkaç kardeşlerimi orada kaybettim. Amigo, sen güzel sürüyorsun!"
"Bir kadın için. Değil mi?"
"Şimdi şakanın sırası değil! Hadi, tekrar benim için sür! Elemanlarımı oraya ulaştır ve şu Haitilileri indireceğiz! Bana bulaştılar! Şehrin en büyük adamına bulaştılar."
Tommy, kafenin önüne dört kapılı bir araba yanaşır. Sürücüsü bir Kübalı çete elemanıdır.
"Hadi, Amigo sen sürüyorsun. İki eleman daha toplayıp bizi oraya götür."
Arabaya binip biraz ilerler. İki Kübalı çete elemanı görürler. Tommy, onlara korna çalar. Yanında oturan çete elemanı onlara laf atar:
"Hadi. Erkek gibi dövüşmeye gidiyoruz!"
Adamlar binerler. Tommy, onları gitmeleri gereken yere götürür.


Haiti uy****rucu Fabrikası

Ortalık savaş alanıdır. Yerlerde Haitili ve Kübalı çete elemanlarının cesetleri olmasına rağmen, büyük bir çete savaşı vardır. Tommy, arabayla fabrikaya yanaşır yanaşmaz, arabadaki çete üyeleri ateş etmeye başlar. İçeri tamamen girmek imkansızdır. Koridorda park edilmiş bir araba bütün yolu kapatmaktadır, arkasında da siper almış Haitililer vardır.
Kapıda durup, onlara liderlik yapan Rico, Tommy'i görünce sevinir:
"Hey amigo! Gelebilmene sevindim! Haitililerin pislik yuvası, köklerini kurutacağız! SALDIRIIIIIIN!"
Kübalılarla birlikte Tommy, park edilmiş arabaya ateş ederler. Araba alev alır. Çıkan alevlerden Haitililer yanarlar. Çok geçmeden, alev alan araba patlar. Artık yol açılmıştır. Şimdi Rico, emir komutunu verir:
"Şimdi, kardeşlerim, SALDIIIRIIINNN!"
İçeri doğru koşan Kübalıları bekleyen kötü bir sürpriz vardı: Çatıda, hesaba katılmayan bir keskin nişancı vardı. Saldırmak üzere içeri koşan üç Kübalıyı sırayla vurur.
"Çatıda keskin nişancı var! Kız gibi savaşıyorlar! Siper alın."
Rico, telefonunu çıkarır.
"Kafeden takviye gönderin!"
Kısa bir süre sonra, Rico'nun çağırdığı takviye bir taksiyle çatışma alanına gelirler.
"Şu korkak keskin nişancıdan kurtulun."
Kübalılar, onlara ateş eden Haitililerle ilgilenirken, Tommy de orada bulduğu bir keskin nişancı tüfeğiyle, keskin nişancıyı hedef alır.
Tommy'nin onu hedef aldığını fark edip bir hamleyle atlamaya kalkar. Ancak, Tommy onu bacağından vurabilmeyi başarır. Bacağından  vurulan keskin nişancı, dengesini kaybedip çatıdan düşüp, ölür.
"Mangal gibi yürekle tıpkı bir erkek gibi savaşın!"
Depoya girdiklerinde bir minibüs ve onlara saldıracak daha çok Haitili vardır. Rico ve Tommy, minibüsün arkasına siper alıp konuşurlar:
"Tommy, onlara erkek cesaretimizi kanıtladık. Şimdi, uy****rucu dolu bu minibüsü çalıp, buradan sıvışalım."
Kübalılar bir yandan, Haitililer bir yandan mermileri havada uçuştururlarken siren sesleri duyulur. Çatışmayı duyan polis ekibi, olay yerine varırlar. Tommy için görev henüz başarısız değildi. Çünkü, polis olay yerine intikal ettiği sırada çoktan minibüsle oradan ayrılmış, minibüsü Cafe Robina'nın önüne bırakmıştır.

Bombalar Atılsın

Küçük Haiti- Poulet Teyze'nin Kulübesi

Ertesi gün Tommy, yine Poulet Teyze'yi ziyarete gider. Umarım Tommy'nin yaptıklarından habersizdir.
İçeride, Poulet Teyze oturmaktadır. Yanı başında da bir çaydanlık vardır. Tommy, kadını görünce şaşırır:
"Ah, affedersiniz,Ben- Ben yanlış geldim sanırım."
"Güzel, sen de içeri girip biraz ayaklarını dinlendirerek çay içebilirsin. Benim için bir şeyin var mı Tommy?"
"Evet... Burası bana çok tanıdık geliyor. Ee- Bu- bir çocukluktan bir koku- bir de ja vu ..."
"Şimdi Tommy, Senin yapacağın küçük işi fısıldayacağım. Beni duyuyorsun, değil mi?"
"Sizi sanki birine benzetiyorum. Siz, siz..."
"Kübalıların, uy****rucularla denizin karşısına geçmek için kullandıkları hızlı tekneleri var. Bu, onların geçim kaynağıdır. Ben de, onları yok etmek için küçük uçan bombalar yapıyorum. Sen de, tekneleri patlatarak onların tabutları yap."
"Çay için teşekkürler."
Tommy, kapının önündeki Topfun minibüsünü alıp limana doğru gider.
Limanda birkaç tekne ile bekleyen Kübalılar vardır. Sürdüğü minibüsün arka kapısını açtığında, üzerlerine bombalar bağlanmış üç küçük uçak vardır. Tommy, bunları yere dizip sırayla havalandırır.
İlk uçakla Kübalıların üzerine gelip bombayı fırlatır. Kübalılar neye uğradıklarını şaşırırlar. Bu şaşkınlıktan istifade eden Tommy, diğer bombayı üstlerine fırlatır. Bütün tekneler patlar. Biri hariç tüm Kübalılar ölür.
Geri kalan, arabasına atlayıp kaçmaya çalışır. Arabasını çalıştırdığında, bir cızırtı sesi duyar. Bakmak için başını camdan çıkardığında tepesinde, ona bomba yollamak üzere uçuşan küçük bir uçak görür. Son uçak da görevini tamamlar.

Psikopat Katil

V-Rock Kayıt Stüdyosu- Downtown

Love Fist grubu gergin bir haldedir. Her ne kadar Paul de onları sakinleştirmeye çalışsa da kendi gerginliğini saklayamamaktadır.
"Tommy, adamım. Seni gördüğüme sevindim."
"Neler oluyor?"
"Negatif şeyler, Tommy..."
Diye Jezz konuşmaya atladıktan sonra, içeri gelen Percy de konuşmaya dahil olur.
"Hey, şaka yapan yok, bu hafife alınmayacak bir adam, anladın mı?"
"Bir kedi var: Biz onu tanımıyoruz ama o bizi tanıyor. Tıpkı bir kedi gibi. Bizim hakkımızdaki her şeyi bilir. Willy'in kadın iç çamaşırları giydiğini, Percy'in Duran Duran'ı sevdiğini. Ha?"
"Kapa çeneni seni aptal.  Çünkü Jezz'in koyunlara farklı bir ilgisi var. O bir aşk roketi, biliyor musun?"
Willy de araya girip, ortada daha büyük bir sorun varken girilen gereksiz tartışmayı yatıştırmaya  çalışır.
"Hadi susun artık!"
"Evet, aşk roketi şeyi doğru. Ama dinle, bu kedi var ya..."
"Evet, evet aslında bir insan. Love Fist'i ölü isteyen bir insan. Ölü Tommy. Love Fist gidecek. Ne derler bilirsin: İyiler hep genç ölürler. Ama Tommy, Love Fist'i korumalısın."
"İki saat içinde imza günümüz başlayacak ve sanırım ... "
"Ve çocuklar o manyağın orada bir işler çevireceğini düşünüyorlar."
Tommy, onları biraz yatıştırır ve limuzinlerine bindirir. Limuzini de sürerek onlara eşlik edeceğini söyleyerek onları rahatlatır.

Rock City

Love Fist, hayranlarına imza dağıtmak üzere Rock City'e ulaşırlar. Hayranları çoktan kuyruğa girmiş, onları beklemektedir. Güvenlik kalabalığı zor yatıştırmaktadır. Love Fist'in limuzinini görünce çığlık atıp, araca koşarlar. Güvenlik onları arabanın önünden çeker.
Güvenlik, hayranları sırayla içeri almaya başlar. Hayranlar sırayla içeri girer. Ancak, hayranlardan biri tuhaftır. Bir kadına göre iriyarıdır. Evet bu, kadın kıyafetleri giymiş bir ucubedir. Üstelik elinde de bir silah vardır. Güvenlikçinin önüne gelir gelmez, silahıyla onu başından vurur. Zavallı, güvenlik yere yığılır.
"Love Fist'in yandığını göreceğim! Love Fist hayatımı mahvetti!"
Korkan hayranlar kaçarlarken, bir el silah sesi duyulur. Kurşun, psikopatı teğet geçip, arkasındaki camı olduğu gibi indirir. Bu, Tommy'den başkası değildir.
"Hayır. Ben mahvedeceğim."
Psikopat, bunu beklemiyordu. Oradan koşarak kaçar. Yoldan geçen bir arabayı durdurup, şoförünü indirip, arabaya basıp gider.
Tommy de Love Fist'i limuzinden indirip, limuzinle psikopatın peşinden gider. Bu beklenen talihsizlik, Tommy tarafından o gün içinde sona erecekti.
Psikopat can havliyle kaçar, Tommy'i atlatmaya çalışmaktadır; bir taraftan da planlarını alt üst ettiği için ona küfürler savurur. Uzun bir koşuşturmacanın ardından psikopat, nereden geldiğini göremediği bir çöp kamyonunun çarpmasıyla kaza yapar. Yaralı bir şekilde araçtan inen psikopat, bulduğu en yakın duvara siper alıp silahıyla rastgele ateş eder.
Tommy de arkadan dolanıp psikopatı sırtından vurur. Psikopat yere yığılır. Tommy, psikopatın öldüğünü düşünür. Polislerin bu olaydan haberi olmadan, oradan kaçar.

Denizde Anlaşma

Cafe Robina- Küçük Havana

"Alberto, una cafe señor." (Alberto, bir kahve bayım.)
Birden Umberto koşarak gelip Tommy'i duvara yapıştırır.
"Poppa, samanlıktaki bu yılana hiçbir şey verme. Seni iki yüzlü, Tommy"
Tommy, şaşırmıştır. Acaba Umberto, Tommy'nin Kübalılara yardım ederken aynı zamanda nedenini bilmediği bir sebepten ötürü Haitililere yardım ettiğini öğrenmiş miydi?
"Ya iki yüzlüsün  ya da pısırığın tekisin, korkak bebek! Haitililer, adamım. Bana gülüyorlar!"
"Sakin ol, sakin ol. Derdin nedir?"
"Bana gülüyorlar, Tommy, BANA! Umberto Robina'ya! Ne isterlerse onu yapıyorlar!"
"Kimse ne isterse onu yapmaz, Umberto; İzin verdiğin şeyi yaparlar."
"Ne?"
"Birilerinin halledilmesini mi istiyorsun? Hallederim, ancak, bu sana pahalıya patlar. Evet, kardeşiz. Ama bir taraftan da: İş iştir."
"Tommy, sen gerçek adamsın. İş adamısın. Beyefendisin. Şu Haitililer, açık denizden gelecek bir yük malları var, gerçekten iyi mallar. Malları alacağız ve onları bitireceğiz. Sen onu al, ve ben de sana tıpkı bir kardeşim gibi bakacağım. Tıpkı oğlum gibi!"
"Sanırım ben, dizlerinde hoplamaktan ziyade, para almayı tercih ederim, amigo."

Viceport

Tommy, iskelede Rico ile buluşur. Rico, Tommy geldiğinde, bağladığı teknesinin iplerini çözmeye başlar.
"Hey Rico, güzel tekne. Hazır mısın?"
"Si Tommy. Bugün senden iyi bir nişancı olmanı bekliyorum. Çünkü, teknem deliklerle dolu olmaktan memnun olmaz."
Anlaşma, bir konağın iskelesinde olacaktı. Haitililer, çoktan Shark çetesi ile anlaşmaya başlamışlardır. Her iki çeteden de birer temsilciler, anlaşmayı yapmaktalar, diğerleri de etrafı kolaçan etmektedirler. Haitililerin teknesi, iskelede bağlıdır.
Anlaşmaya varır varmaz, Tommy, anlaşmaya ateş açar. Tıpkı Diaz'ın adamlarının onun yaptığı anlaşmayı altüst ettikleri gibi.
"Ah...! Birkaç Kübalı! Ateş altındayız!"
Önce teknedekileri tarar, sonra iskeledekiler. Anlaşmayı yapanlar ortadan kaybolurken, diğer elemanlar Tommy ile Rico'yu denize gömmeye yemin ederler. Bütün güçlerini, onlara ateş etmek için harcarlar.
Rico, tekneyi iskeleye yanaştırır. Tommy, iskeleye çıkar. Siper alarak, önüne çıkan çete elemanlarını tarar. uy****rucu ve para dolu çantaları alır. Kaçmak üzere Rico'nun teknesine doğru yönelir. Ancak, birden beliren bir Haitili teknesi Tommy'in durmasına sebep olur. Teknedeki bir Haitili'nin attığı el bombası, Rico'nun ve teknesinin havaya uçmasına sebep olur.
Elveda Rico, seni tanımak güzeldi.
Tommy, bu tekneyi de tarayarak Rico'nun katillerini öldürür. Anlaşmayı bozmayı planlayan polisler, olay yerine helikopterle gelirler. Anlaşmada tek sağ kalan Tommy'dir. Helikopter, inmeden Tommy'nin yeni bir kaçış yolu bulması gerekmektedir.
Çantalarla birlikte, konağın arkasına doğru koşar. Çalışır durumda bir Landstalker jip durmaktadır. Tommy arabaya atlayıp, polislere görünmeden, oradan uzaklaşır. 
Çantaları Umberto'ya teslim edip, çıkar. Umberto onu, yakında son bir vurgun yapmak için kafesine davet eder. Ancak, şimdi dikkat çekmeden kafeden uzaklaşması gerekmektedir.

Sıkıca Bağlı
The Greasy Chopper- Motorcu Barı

"Selam Mitch."
Mitch, oynadığı tilt oyununa konsantresini bozmadan devam ederken, Tommy'e cevap verir.
"Güzel. Sen, belalı Vercetti değil misin? Şimdi, hırsın için ne kadar azim ettiğini görmek istiyorum. Yerel bir sokak çetesi, motorum çalarak büyük bir hata yaptılar... Muhtemelen maçoluklarından dolayı ya da başka şeylerden dolayı. Motoru Downtown'daki Ammunation'un arkasında sakladıklarını öğrendik. Ben, bizim çocuklarla birlikte onlara gidip biraz saygı dersi verecektik. Her neyse. Sonra düşündüm ki - bu senin için iyi bir başlangıç olabilirdi.  Motorumu geri getir ve sonra güvenlik işinin tamam olduğunu Paul 'e söyle."
Oyununa kızar:
"Ahh! Ah! Hadi ama! Ah!"
Tommy çıkar. Kapının önünden bir motora atlayıp, Baker'in söylediği yere gider.


Ammunation Silah Dükkanı- Downtown


Silah dükkanının her yeri kapalıdır. Çete elemanları, çatıdan bile etrafı kollamaktadırlar. Normal yoldan girmek, neredeyse imkansızdır. Tommy, oraya çatıdan girmeye karar verir. Ancak, nasıl olacaktı? Çatıya nasıl çıkacaktı? Çatıya en yakın yer, karşı binadaki merdivenlerdi.  Oradan bile çatıya ulaşılamazdı.
Tommy, merdivenlerden çıkıp, eğilir. Keskin nişancı tüfeğine susturucu takıp, çatıdaki adamları temizler. Tommy, aşağı inip, motoruna bakar. Yeteri kadar hızı sağlayabilirse, merdivenlerin bir rampa görevi görüp, motorla karşı çatıya ulaşabileceğini düşünür.
Oldukça riskli bir iştir. Bu deneme, Tommy'nin sakat kalması, hatta ölümüyle sonuçlanabilirdi. Ancak, başka yol yoktur. Bu yola başladıktan sonra devamını getirmeliydi. Motorla biraz gerileyip, tam hızla merdivenlere doğru gazlar.
Plan, umduğu gibi olmuştur. Hızlıca merdivenlerden geçip, çatıya başarılı bir iniş yapar. Aşağıda bir sürü çete elemanı vardır. Baker'in motorunun garajda olduğu görür. Sessizce inip, gizlice motoru kaçırmayı planlar. Şansı bu kez yaver gitmez. Onu fark eden bir çete elemanı, diğerlerini alarma geçirir. Hepsi ona ateş etmeye başlar. Önce o da onlara ateş eder. Ancak, onlarla baş edemeyeceğini anlayıp, B planına geçer. Motorla, merdivenlerden iner. Bu, motorla merdivenleri çıkan birine göre oldukça kolay bir işti.
İner inmez, Baker'in Angel'ının olduğu garaja girer. İçerdeki çete elemanlarını temizleyip, kaçmaya başlar. Arkasından ateş eden çete elemanlarına dikkat ederek, sokağa açılan bir rampadan atlayarak, bulunduğu dar yerden kaçmayı başarır.
Kaçış kolay değildi. Tommy, dar alandan çıkabilse de çete elemanları minibüslerle kovalarlar. Bir taraftan motor sürüp, bir taraftan geriye doğru ateş ederek, onlardan kurtulur. Motoru, Baker'a teslim eder.


Pis Yenilgi

Küçük Haiti- Poulet Teyze'nin Kulübesi

"Merhaba? Merhaba- Ee... Burada birini arıyordum..."
"Aç görünüyorsun, Tommy."
"Sizi tanıyor muyum?"
"Sus şimdi. Seni serbest bırakmam için son bir şey var, Tommy. Benim çocuklarım Kübalı çocuklarla kavga edecekler. Ancak, silah kullanmayacaklar. Ama Kübalılar bir sürpriz ile karşılaşacaklar. Onlar dövüşürlerken, şu keskin nişancı tüfeğini alıp, kargaşa da onları öldür. Kimse seni görmesin, kimse seni duymasın. Şimdi, Tommy, bunu benim yap, ve artık bana bağlı olmayacaksın."
"Tamam teyze."
Tommy, tüfeği alıp dışarı çıkar.
Kavga, çok uzakta değildir. Tommy, gizlice bir çatıya çıkıp Kübalıları hedef alır. Sırayla bütün Kübalıları öldürür. Öldürdükçe daha fazlası gelir. Aralarından, kavgaya ninja kılıçlarıyla gelenler bile vardır. Hiçbir Haitili zarar görmeden, Tommy, kavgadaki tüm Kübalıları öldürür. Hiç de adil olmasa da, bu kavgayı, Haitililer kazanır.
Tommy, neden böyle bir şey yaptığını düşünerek merdivenlerden inerken, telefonu çalar:
"Tommy, Tommy buralarda ne işin var? Artık buralarda olmaman gerektiğini söylemiştim."

Trojan Voodoo

Cafe Robina- Küçük Havana

İki kadın, kafede kahve içerlerken yanlarına Umberto yanaşır:
"Hey, bayanlar. Ne yapacağımı biliyor musunuz? Bir Haitili öldüreceğim; Ve sonra? Ve sonra bir erkek gibi sizinle sevişeceğim. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun, çika? Bunun gibi bir şey."
Umberto, sapıkça, havayla ilişkiye girme hareketi yapar. Bunun üzerine kadınlar rahatsız olur. Biri üzerine kahve fırlatır. Umberto yanar. Can çekişerek bağırır. Kadınlar, Umberto'ya son laflarını söyleyip, kafeyi terk ederler. Umberto, arkalarından bağırır.
"Ezik herif!" "Dallama."
"Hey, bebeğim, sizi size tırnağımın ucuyla bile dokunmazdım. Umberto Robina, kadınları sever! Etek giymiş keçileri değil!"
Tommy, içeri girer. Kadınların sinirle, kafeden çıkmalarının nedenini anlayamaz.
"Tommy!! Tommy, seni seviyorum, seni seviyorum! Hadi gidelim!"
"Nereye? Önce bir kahve içemez miyim?"
"Kahve için zaman yok! Üstüm başım kahve içinde zaten."
"Ah!"
"Şu Haitilileri ortadan kaldıracağız. Tommy, bir yılanı nasıl alt edebilirsin?"
Tommy cevap vermek yerine suskunluğunu korur. Cevap alamayan Umberto, kendi sorusuna cevap verir:
"...kıçından ısırarak! Hahaha"
"Ne dersen odur Umberto."
"Tommy, gidip küçük bir Haitili arabası bul, getir. Aldığında, buraya gelip elemanımı al. Pepe. Sonra, Haitililerin işleme fabrikalarına gidin; Ve çözücülerini bir patlayıcı olarak kullanın. Boom! Bay bay!"
Tommy, çıkar, Umberto'nun onunla gelmediğini fark eder.
"Ya sen Umberto?"
"Eee... Ben arkada kalacağım ve babamla birlikte kafeyle ilgileneceğim. Çok iyi hissetmiyor. Biliyor musun?"
Tommy, fazla uzatmadan Küçük Haiti'ye gidip bir Haitili arabası arar. Voodoo marka araç kullanıyorlardı. Tam o sırada bir Haitili arabasıyla onun yanından geçer. Pizzacının önünde park edip, içeri girer. Tommy, hemen arabaya atlayıp oradan uzaklaşır.
"İhtiyacım olan son şey buydu. Belki de ihtiyacım olan son şey bir lavmandı. Ama bu yakın geliyor..."
Kafeye geri döndüğünde, kafenin önünde sigara içen genç bir Kübalı çete üyesi vardır. Bu, Umberto 'nun bahsettiği Pepe olmalıydı. Bu kişinin, Pepe olup olmadığından emin olmak için yanına yanaşıp korna çalar.
Adam, Tommy'i görünce yanına gelir.
"Oye, hadi gidip muchacho'ları bulalım." (bizim çocukları)
Pepe, genç ve oldukça konuşkan biridir. Sürekli Tommy'e bir şeylerler anlatırken, cevap alamasa bile konuşmaya devam eder. Yeni olduğunu düşündüğü Tommy'e etrafı tanıtır.
Arabayla Küçük Havana'nın kuzeyinden geçerler.
"Adamım, burası şehrin en güzel yerlerinden biri."
"Küçük Havana Giyim & Dövme Salonu" nun önünden geçerler.
"Bu civarda yaşayan güzel bir kadınla tanışmıştım."
Küçük Haiti'nin güneyinden geçerler.
"Burası, tam bir çöplük adamım."
Tommy'nin sürdüğü arabayı önünden çaldığı pizzacının önünden geçerler.
"Biliyor musun? En iyi pizzaları burada yapıyorlar."
Tommy, Pepe'nin konuşmasından sıkılıp, gidecekleri yere bir an önce varmak için hızını artırır.
"Oha, adamım. Tıpkı bir çılgın gibi sürüyorsun! Bir türlü varamadık. Yolu mu kaybettin yoksa?"
Tommy, sağ salim buluşma noktasına gelir. Onlarla birlikte iki Voodoo aracı daha vardır. Bu kişiler de Kübalılardır. Kübalılar, Haitili araçlarıyla fabrikaya daha rahat sızacaklardı.
"Hola amigos. Oy- Çözücü fabrikanın arkasında amigo."
"Bueno. Haitian Putas. Muerte." (Güzel. Haitili fahişelere ölüm.)
"Vamos." (Hadi.)
"Aynen. Vamos."
Tommy, ne söylediklerini anlamayıp böyle bir cevap verir.
"Tommy, tek yapman gereken: arkadaşlarımı takip etmen."
Bir konvoy oluşturup, Haitililerin uy****rucu ürettiği fabrikaya gelirler. Demir bir kapı vardır. İlk yapılması gereken, o kapıyı geçmektir.
Haitililerden biri, gelen arabalara bakıp, girebileceklerini söyler. Son, pişman olacağı şeyi söyler:
"Pekala. Girebilirsiniz."
Demir kapı açılır. Sırayla içeri girerler. Fabrikanın içinde arabaları park ederler.
"Bombaları kuracağım. Beni koruyun!
Haitililer, bu içeri girenlerin, aslında Kübalı olduğunu öğrenince ateş etmeye başlarlar. Kübalılar da onlara karşılık verir. Haitililer, Kübalılar birbirlerine ateş ederlerken, o kargaşa içinde Tommy de bombaları yerleştirmektedir. Üç farklı yere bombaları kurar. Geri sayım başlar.
"KAÇIN!"
Kübalılar, koşarak dışarı çıkarlar. Tommy, dışarı çıkacakken, demir kapı üzerine kapanır. Süre daralıyordu. Kaçabilecek yeni bir yol bulması gerekiyordu. Fabrikanın yanındaki merdivenlerden çıkarak, küçük bir binanın çatısına ulaşır. Oradan atlamasıyla fabrika patlar.
Uzun bir patlamanın ardından, fabrikadan geriye yanan bir harabe kalır. Olay yerine hemen yetişen itfaiye, yangını söndürebilse de fabrika artık eskisi gibi olmayacaktır.
Haiti- Küba çekişmesinde son görevini tamamlayan Tommy'nin artık yapması gereken başka işler vardır. Bunlardan biri de o akşam olacak olan Love Fist konserinin başarılı geçmesidir.


Tanıtım Turu

V-Rock Kayıt Stüdyosu- Downtown

Love Fist konsere hazır değildir. Kent Paul ile birlikte V-Rock kayıt stüdyosunda gergin gergin volta atmaktadırlar. Tommy içeri girince, Jezz üzerine atlar.
"Tommy! Tommy! Tommy, adamım, şu psikopat geri döndü!"
"Neler oluyor?"
"Psikopat manyak, Love Fist'i rahat bırakmayacak!"
"Onu öldürememişsin adamım. Şimdi geri geldi. "
"Evet, evet, evet, ve bu şey..."
Jezz, Paul'ün lafını keserek, kendi tamamlar:
"Bu şey anlamına geliyor: Şu ruh hastası, tehditlerini sürdürdüğü için: limuzinimizi sürecek, güvenebileceğimiz birine ihtiyacımız var. "
"Altıma yaptım adamım. Annemi istiyorum!"
"Kapana sıkıştık, adamım."
"Tamam çocuklar, sakin olun. Bunu halledeceğim. Normalde bir grup sarhoş, İskoç biseksüellerin şoförlüğünü yaparak zaman öldürmezdim. Ancak, bu sefer iyilik için yapacağım."
Yağmur yağmaya başlar. Tommy, Love Fist ile limuzine binerler.
"En azından adamım, hak edilmiş içki için zaman var."
"Gitmemiz gereken yer, sadece yolun yüz metre aşağısında kalıyor."
"Yolu uzatsak iyi olur."
"Hey Tommy, müziği değiştir, adamım."
"Kafam karıştı, eğer başım dönmüyorsa. Ah bakın, bu da ne? Hey Tommy, şu kasedi taksana."
Tommy, Percy'nin ona uzattığı kasedi alıp, teybe yerleştirir. Oynat tuşuna basar:
"Love Fist. Artık havayı kirlettiğiniz zaman sona erdi. Size arkadaş olma şansı vermiştim. Şimdi, size ölme şansı vereceğim. Eğer yavaş sürerseniz, limuzin BÜYÜK, KILLI KIÇLARINIZLA havaya uçacak. "
Psikopat, araca bomba yerleştirmiştir. Eğer, limuzin yavaşlarsa bomba patlayacaktır. Bunun üzerine Tommy, limuzini hızlı sürer. Ancak, duramazdı. Nereye kadar hızlı süreceğini bilmeden, durmaksızın şehri turlar.
"Tommy ahbap, grubu kurtarmak zorundasın!"
"Bundan sıkıldım."
"Sadece gaza asılmayı sürdür."
"Bombayı bulmalıyız!"
"Bütün gece bunu süremez miyiz?"
"Aynen, bir sürü içkimiz var.."
"Bomba motorda olamaz mı? Bence arabayı durdurup bir bakalım."
Percy'nin bu gereksiz teklifi üzerine, diğerleri ona sinirli sinirli bakarlar."
"Hepimiz öleceğiz! Ben sarhoş olacağım!"
"Hey, sıranı bekle ahbap!"
"Cevap, içki dolabında değil!"
"Önümden çekil!"
"Hey, votka şişesinde teller var."
"Bu votka falan değil, bu bildiğin BOMBA!"
Love Fist hep bir ağızdan çığlık atar. Percy, durumu biraz olsun yumuşatmak için, açıklama getirir:
"Ve patlamak için telleri var."
Love Fist, bu sefer daha çok çığlık atar. Tommy de tüm bu zırvalıklara rağmen soğukkanlılıkla hızlıca limuzini sürmektedir.
"Hep, içkinin beni öldüreceğini söylerlerdi."
"Bu şeyi televizyonda görmüştüm. Tellerden birini çekmelisin."
"Hangi teli?"
"Bilmiyorum, adamım. Hiçbir ipucu yok."
"Willy, sen bir şey söyle."
"Cehennemde bas gitar çalacağım."
"Tommy adamım, hızlı sürmeye devam et, ahbap."
"Biri bir şey yapsın."
"Evet, akıllı! 'Biri bir şey yapsın', bu ne tür bir saçmalık, daha cesur kızlar görmüştüm."
"Pekala sert adam, sen bir şey yap."
"Bak, dostum, ben müzik enstrümanı çalıyorum; bomba imha etmek hakkında en ufak bir fikrim yok."
"Willy bir pipetle bombayı emebilir."
"Evet, senin bu şeylerde iyi olduğunu duymuştum."
"Hey, o gece göğsüm yerinden çıkmıştı, biliyorsun."
"Sadece Willy'e bir pipet verin."
"Ne pipeti?!?! Bu, Love Fist Tur Otobüsü."
"Sana şimdi nereden pipet bulacağım? Demek istediğimi anladın mı?"
"Hangi kablo, Tommy?"
"Yeşil olanı."
"Burada yeşil kablo yok ki. Yoksa var mı?
"Bu kablolardan herhangi biri, sana yeşil gibi mi görünüyor?"
"Ah hayır! Kartlardaki ölüm! Her şey yeşil gözüküyor!"
"Şansım varken seni aşağı atmalıydım adamım."
"Seni şöhret düşkünü."
"Seni kapitalist."
"Yıllardır seni taşıyorum."
"Kapa çeneni. Sen bir aptalsın."
"Kız gibi çığlık atan."
"Evet evet. Şimdi çenenizi kapayıp bir kablo çekin."
"Hangisini?"
"Şunu.."
"HAYIR!"

Love Fist, ne kadar boş konuşursa konuşsun, sonunda bombayı etkisiz hale getirmeyi başarmışlardır. Konsere, az bir zaman vardır. Tommy'nin bir an önce onları konsere yetiştirmesi gerekmektedir.
"Dostum, biz sağlamız. Havaya falan uçmadık, ahbap."
"Aramızda en başarılı olan Tommy'di. Rock and Roll, adamım."
"Şimdi ne yapıyoruz?"
"Şamata yapmaya mı? Grupça taciz etmeye mi?"
"LOVE FIST! LOVE FIST! LOVE FIST!"
"Şişeyi bitirdiniz mi?"

Tommy, sonunda  konser yerine gelir. Banttan Love Fist şarkısı çalmaktadır. Mitch ve adamları Love Fist'ten önce oraya gelmişler, güvenliği sağlamaktadırlar.
"Çalan Jezz'in şarkısı. Sana Rock Tapınağımız'ı göstermeyi düşünmüştük. Love Fist'in öfkesini hisset."
"Kendi sesini dinle adamım. Bu kartonpiyer ve gaffa teyp."
"Hey, çocuklar. Burası tapınak ve bizler de rahipleriz."
Birden çalan şarkının sesi bozulur.
"Ah, kaset tekrar bozuldu. Bu tempoda asla canlı çalamayız."
"Ah, bağırsaklarım."
"Böyle devam edeceğiz artık - tekrar teşekkürler Tommy, ne demek istediğimi anladın, gerçekten iyiydin, güle güle!"
Tommy, konsere  kalmadan  orayı terk eder. Cortez onu arayıp, ertesi sabah acilen gelmesi gerektiğini, onu son kez görmek istediğini söyler.


Bütün Eller Güverteye!

Cortez'in Yatı- Pier 2

"Şartlardan ötürü, acele kalkış yapmam gerekiyor, amigo."
"Sorun ne?"
"Ehh, Fransızlar çiplerini geri istiyorlar. Ben de son yaşananlardan sonra daha güvenli limanlara gitmem gerektiğini hissediyorum artık."
"Uçarak gitmek, daha güvenli olmaz mıydı?"
"Uçarak gitseydim, daha check-in'e  ulaşamadan öldürülürdüm. Ayrıca, ülke dışına çıkarmam gereken mallarım var."
"Herhangi bir silaha ihtiyacın var mı?"
"Sen, arkadaşım, on silaha bedelsin.."
Kısa gülüşmelerden sonra, Cortez'in yatı, iskeleden ayrılmaya başlar. Bir grup Fransız ajanı, Pier 2'ye ulaştıklarında Cortez'in yatı oradan uzaklaşmıştır. Teknelere atlayarak onların peşine düşerler. Bazıları tekneleri sürüyor, bazıları da deliler gibi Cortez'in yatına ateş ediyorlardı. Cortez'in tayfalarından biri bağırır:
"İskele tarafı! İskele tarafı! Sancak tarafından ateş ediyorlar!"
Tommy de onların ettikleri ateşe karşı vererek, onları ortadan kaldırır. Hiçbir şey henüz bitmemişti. 
Biraz ilerledikten sonra büyük bir engelle karşılaşırlar: Fransızlar tekneleriyle, Cortez'in yolunu kapatmışlardır.
"Köprü ileride!"
Arkadan yanaşan teknelerden Fransız ajanları, yata atlamaya başlar.
"Tommy, Fransızlar tarafından istila ediliyoruz. "
Tommy, gelen Fransızları öldürür. Öldürdükçe, daha fazlası gelir. Tommy, tekneye gelen ajanları öldürürken, Cortez'in tayfaları da yolu açmak üzere teknelere ateş ederler.
Tommy, nereye baksam Fransızlar, bu durumdan nefret ediyorum!"
En sonunda bir helikopter yata yanaşır, içinden çıkan ajanlar yata ateş etmektedirler.
"Helikoptere ateş edin!"
Tommy helikoptere ateş ederek, suya indirmeyi başarır. Cortez'in tayfaları da yolu açmayı başarmışlardır. Her şey bitti derken, bir Hunter helikopter belirip, ateş etmeye başlar. Tommy, yatta bulduğu roketatar  ile helikopteri patlatır.
Cortez ve Tommy, açık denize ulaşarak Fransızlardan kurtulurlar.
"Thomas, beni korudun ve bana iyi hizmet ettin. Ama, daha fazla açılmadan, bizden ayrılman gerek. Şimdi, kişisel filikamı suya indireceğim. Minnettarlığımın simgesi olarak, al onu, dostum.
"Teşekkürler albayım."
"Son bir ricam olacak. Ben buralardan uzaklaştığımda, benim için Mercedes'e göz kulak olur musun?"
"Sanırım, o kendi başın bakabilir, ama elbette, ona göz kulak olurum."
"Gracias, amigo. Hasta Luego."  (Teşekkürler, dostum. Sonra görüşürüz.)
"Adios, amigo."

Tommy'nin yapılacaklar listesinden bir kişi daha eksilmiştir. Geriye tek bir kişi kalmıştır. Geçen hafta Diaz'ı öldürdükten sonra, bir hafta sonra, konakta buluşmak üzere, birbirleriyle sözleşmişlerdi. O gün, bugündür.

Haraç

Starfish Adası- Diaz'ın Konağı

Tommy, tekneyle Diaz'ın iskelesine yanaşır. İçeride, Lance ile birlikte Ken Rosenberg ile Avery Carrington da vardır. Carrington ile birlikte yeni taşınacakları konağı gezmektedirler. Rosenberg, heyecanla konağın dekorasyonu hakkında fikirler vermektedir.
"Ah, burayı yeniden dekore etmeliyiz. Daha eski görünmesini sağlamalıyız. Şimdiki görünüşüne alışamadım. Sen ne dersin Tommy? Acaba bar için de şey mi yapsak...
"Sen benim avukatımsın, Rosenberg, iç mimarım değil. Tamam mı? Beni dinleyin. Şimdi şehri ele geçirme zamanı. Dışarıdakiler bizi bekliyorlar... Bölge ele geçirmemiz gerekiyor. Vice Şehri'ne, şehirde yeni oyuncular olduğumuzu öğretmeliyiz. Ne demek istediğimi anladınız mı?"
Lance oldukça heyecanlıdır. Diaz'ın konağını ele geçirdikleri için, Diaz'ın yerine de geçeceklerini düşünmelidir. Avery de onlara emlakçılık zekası ile tüyolar vermek istemektedir.
"İhtiyacın olan şey, yasal bir ön plan Tommy, yani emlak. Bana hiç zararı olmadı."
"Biraz güçlenmeliyiz yoksa zor işlere veda etmek durumunda kalırız. Yerel işletmeler Diaz'ın öldüğünü biliyorlar, ve haraç vermeyi reddediyorlar."
Rosenberg, bir avukat olmasına rağmen mesleğiyle en alakasız teklifi sunar:
"Ahh! Rüşvetçiliği deneyebiliriz..."
"Rüşvet mi? Başlarım rüşvete! Size, onları nasıl korkutacağımı göstereceğim! Çok geçmeden dönerim..."
Tommy, uzi silahını alıp, konaktan çıkar. Arabaya atladığı gibi The North Point Alışveriş Merkezi'ne doğru yol alır.

The North Point Alışveriş Merkezi

Ona haraç ödemeyi reddeden mağazaların camlarına ateş etmeye başlar.  Bu mağazalardan biri de bir kıyafet mağazası olan Gash'tir.
Tommy'nin ateş etmesiyle mağazaların sahipleri korkup bağırmaya başlarlar.
"Geçim kaynağım mahvoldu!"
"Mahvoldu...MAHVOLDU!"
"Kıçımı koruması için para öderim!"
"Vercetti. Bu ismi hatırlayın."
"Benim güzel camekanım!"
"Dükkanım. Benim güzel dükkanım."
Tommy, gerekli bütün dükkanların camlarını tarayarak indirmiştir. Artık onu tanımışlardır. Vice Şehri'nin yeni bir ismi vardı: Tommy Vercetti. O artık, Vice Şehri'nin kralıydı.
"İşte şimdi bu şehri ben yönetiyorum. BEN!"
Tommy, artık daha önemli işlere yönelmeliydi. Önce, Avery'nin önerisi üzerine gayrimenkul işlerine yönelmeliydi. Böylece hem karanlık işlerini örtmesi için bir paravan olacak hem de parasına para katıp, şehirde ün kazanacaktı.
Bunlar hayal değil, plandı.
Tekrar telefonu çalar:
"Tommy, beni hatırladın mı?"
"Merhaba, Sonny."
"Tabii ya, Sonny. Biz eski arkadaşız. Ne bana yazıyorsun, ne beni arıyorsun. Artık benimle arkadaş kalmak istemiyor musun?"
"Halletmem gereken bazı işlerle meşguldüm. Burada bana pek destek vermedin, Sonny."
"Ah, bu benim hatam mı? İyi, meşgul olduğunu öğrendim. uy****rucu baronlarını öldürmekle meşgul olmak; Bir yerleri ele geçirmekle meşgul olmak. Bizi unutma, Tommy. Çünkü ben,  seni unutmayacağımı garanti edebilirim."
Tabii bir taraftan Tommy'nin, Sonny'nin onu,  bitmeyen yoklamalarıyla baş etmesi gerekiyordu.

Taksicilik işine girip, Kaufman Taksileri'ni satın alır. Delores adında bir hareket memuruyla tanışır.
"Nasıl bir mafyasın? Cartel misin? Gerçi Meksikalıya da hiç benzemiyorsun... Her neyse, sanırım sen 'burada her şey değişecek' saçmalıklarına göre iyisin. Belki de şoförlerden birini tehdit edebilirsin. Ted orada. Gidip ona emirler ver. Fıtıktan yeni kurtuldu."
"Güzel, evet. Birçok şey değişecek burada, hanımefendi."
"Hay aksi, evlat. İşimi bana bırakabilirsin - Uzun yıllardır bu işi yapıyorum. (Mikrofonu açar.) Şimdi dinleyin. Yeni yönetim altına girdik. Yeni yönetimimiz, (Mikrofonu kapatır.) Hangi mafyadansın?"
"İyi de ben aslında bir mafyadan değilim."
"Adın ne evlat? "
"Vercetti. Tommy Vercetti. "
"Yeni yönetimimiz, Vercetti Mafyalarında. Hiçbir sorunumuz olmadığından emin olacağız. Kapiş? "
Vercetti Mafyası? Evet artık bir mafyaydı. İsimleri böyle olacaktı. Bu ismi Delores vermiştir.

Taksi işleri kolay gözükse de oldukça zahmetlidir. Zahmetliden kasıt, müşteri alıp-götürüp müşterilere katlanmak ya da trafik cezaları ödemek değil, rakip firmanın taksileri ile uğraşmaktır.

Tommy, ilk iş gününde bir V.I.P.'yi havaalanına götürmek üzere alacakken, bir Vice Şehri taksisi gelip saniye farkıyla müşteriyi alır. Tommy de buna sinirlenip, taksiye ateş açarak müşteriyi kendi taksisine almayı başarır. Ancak bu iş burada kalmayacaktı. Tommy, arkadaşça rekabet etmek amacıyla şehirde birkaç Vice Şehri taksilerini bulup ateş eder. Bu onları rekabetten çekmeye yetecekti.

Mercedes Cortez'i limandan alması üzerine bir sürüş anonsu alır. Bu işe Tommy üstlenir. Ancak, Tommy oraya gittiğinde kimse yoktur. Birkaç Vice Şehri taksicisi gelip Tommy'i sıkıştırır. Tommy onlardan kurtulmayı başarır.

Taksicilikten para kazandıktan sonra parasına para katıp The Cherry Popper Dondurma Şirketi'ni satın alır. Oldukça küçük bir şirkettir. Eski sahibi, Maude Hanson adında çocukları hiç de sevmeyen yaşlı bir kadındır. Dondurmayı en çok çocuklar sever. Çocukları sevmiyorsa neden dondurma satıyordu ki? Tommy, işi yaptıkça bu dondurmaların aslında yetişkinler için olduğunu anlar. Dondurma sadece işin paravanıydı. Zaten Tommy, etrafta hiç çocuk görememişti. Polislere ve çete elemanlarına dikkat ederek ilk işinde elli 'dondurma' satarak iyi kâr eder.

BJ Smith adlı Amerikan futbolcusundan Sunshine Arabaları adlı galeriyi satın alır. Burada da istenen araçları bulup, galeriye getirir. Daha çok kazanır.
Gayrimenkul işlerinin yanında Mr. Black adında, kim olduğunu bilmediği biri için birtakım suikast görevleri yapar. Tommy'e telefondan görevi verir, Tommy onun bahsettiği kişileri öldürdükten sonra, ona parayı verir.

Dwaine ve Jethro adlı iki kafadardan tersaneyi aldıktan sonra Pole Position Striptiz Kulübü'nü satın alır. Ancak, bunlar küçük çapta kazanç sağlayan işlerdi. Tommy'nin daha büyük işleri yönelmesi gerekiyordu: Film stüdyosu ve Malibu Gece Kulübü. Tabii bunlardan önce biraz konağı kolaçan etmesi gerekiyordu. Çünkü Tommy, gayrimenkul işleriyle uğraşırken, konak işlerini Lance'e devretmişti. Şimdi orayı kontrol etmeliydi.

Bar Kavgası

Vercetti Konağı- Starfish Adası

Tommy, konağa girdiğinde duysal bir müzik çaldığını duyar. Ses, bardan gelmektedir. Bara girdiğinde Lance, iki adamıyla üzgün bir şekilde oturup konuşmadan içki içmektedir.
"Sorun ne?"
"Bir bar ödemeyi reddediyor. Bir haydut çetesi tarafından korunduklarını düşünüyorlar. Ama dert etme Tommy, halledebilirim."
"Buna halletmek mi diyorsun? (Bara vurmasıyla adamlar sıçrarlar) Siz ikiniz, kıçınızı kaldırın. Hadi gidelim."
Tommy dışarı çıkar. Adamlar içkilerini barda bırakıp onun peşinden koşarlar. Biri geri gelip, hızlıca yarım kalan içkisini içer. Tommy'nin bağırmasıyla koşarak dışarı çıkar:
"Arabaya bin, seni işe yaramaz."


Front Page Kafe-Bar- Ocean Drive


Sözü edilen bara gelirler. Kapıda iki koruma vardır. Anlaşılan Lance'in dediği 'haydut çetesi' aslında sıradan güvenlikçilerdir. Tommy, adamlarıyla arabadan inip silahlarını çekerler. Korumalar tam, silahla içeri alamayacaklarını söyleyecekken Tommy gülüp ikisine de ateş eder.

Sesi duyan bardaki müşteriler, çığlık çığlığa masaların altına saklanırlar. Barın sahibi koşarak gelir.

"Neler oluyor?!"
"Korumanın biraz daha korunmaya ihtiyacı varmış."
"Hay aksi, yine mi?! Bu pisliğe ihtiyacım yok. Bu aptallar blok etrafındaki DBP Güvenlik 'te çalışırlar. Bu işi kendi aranızda halledin."
"Sonra görüşürüz."
"Tabii, tabii, her neyse."
Tommy, adamlarıyla birlikte bahsedilen yere giderler. Gider gitmez, mekanı tararlar. Kim varsa, öldürürler. Hemen bitişiğindeki ara sokaktan bir patlama duyulur. Ara sokaktan iki motorlu güvenlik fırlayıp, kaçmaya başlarlar. Tommy hemen adamlarıyla birlikte arabasına atlayıp peşlerinden gider. Tommy sürerken, adamları arabadan ateş açarlar. Kaçan adamlar ölürler.

Bir iş daha tamamlanmıştır. Tommy, arabadan inip arabayı, konağa götürmeleri için adamlara teslim eder. Tommy'nin telefonu çalar:
"Tommy, bir şey hakkında konuşmamız gerek..."
"Sorun ne Lance?"
"Sensin, arkadaşım. Bana adil bir pay vermediğini hissediyorum. Ve dahası, adamların önünde beni utandırıyorsun. Böyle bir şeyi hak edemem."
"Lance, o öyle değil. Hatalar yapıyorsun."
"Tommy, ben senin postacın değilim; Ayak işlerini yaptırdığın adamın hiç değilim."
"Lance, saçmalama, ve herhangi bir sorunumuz olmayacak. Ben berbatım, bana herhangi bir zaman çatabilirsin."
"Tommy, ben senin için her şeyi yaptım, bana aptalmışım gibi davranıyorsun. Yapma bunu."
"Lance, senden kaçmayacağım ya da sırtından bıçaklamayacağım, tamam mı? Sadece sakinleş. Bu, duygusallaştırman olmadan yeteri kadar zor. Güven bana. Beni duyuyor musun, duyuyor musun?"

"Duyuyorum Tommy, ama buna daha fazla dayanamıyorum."
"Lance, böyle olma. Seni uyarıyorum. Beni duyuyor musun? Sadece rahatla, birkaç gün dinlen. Olur mu? Seninle konuşacağım."
Güç bela Lance'in gereksiz tavrını yatıştırabilmiştir. Ancak, bu yeniden başlayacaktır. Lance'e neler oluyor? Birden bire bu tavırlar nereden geliyordu? Yoksa biri onun kafasını mı çeliyordu? Yoksa başına yeni bir Sonny mi geliyordu?

Film stüdyosunu satın al


lazlow

Sonu getirilip, tamamlanırsa burada paylaşacağım.


Impeccable

Elinize sağlık, okuyacağım.:helal:


DracDonix

Spoiler yiyeceğim. yerimi aldım. en geç 2 hafta sonra okurum. Ellerine sağlık lazlow  :kalp:

İmzanız forum kurallarına uymamaktadır. (daha küçük boyutta bir imza seçiniz.)

sharax

mükemmel olmuş


lazlow

Alıntı yapılan: DracDonix - 23 Nisan 2021, 19:36:00
Spoiler yiyeceğim. yerimi aldım. en geç 2 hafta sonra okurum. Ellerine sağlık lazlow  :kalp:
Tamamlanmadığı için spoiler olacak kadar ayrıntı yok, biraz da kendim değiştirdim. Tabii gerçeklikten de sapmadım.


Purgatory

Ağlayacağım, cidden. Sahip olduğunuz azmin ve çalışma arzusunun onda birine sahip olmak bile pek çok şey yapmam için yetecektir.


lazlow

Alıntı yapılan: Anestezi - 23 Nisan 2021, 21:29:57
Ağlayacağım, cidden. Sahip olduğunuz azmin ve çalışma arzusunun onda birine sahip olmak bile pek çok şey yapmam için yetecektir.
Yok be :D Ne olacak. Bunu yaptığım zaman (2018) en boş olduğum zamandı ve tek ciddi işim bunun üzerine uğraşmaktı. Bir kitap yazayım dedim ama aklıma bir şey gelmedi ve özensiz bir iş olsun da istemedim ve aklıma bir oyunu kitap haline getirmek geldi. Vice City'den başladım. Güya bütün GTA'ları kitaba dönüştürecektim ama planladığım gibi gitmedi ve başladığım iş yalan oldu. Bitiremedim...

Buna o kadar emek verip bir yere varamadığı için gerçekten üzüldüm ve hiçbir şekilde editlenmemiş halini buraya olduğu gibi attım. Tamamlar mıyım? Sanmıyorum, kaldığım yerden devam etmek isteyen olursa eklerim ve editlemeleri yaparım.


Purgatory

Alıntı yapılan: lazlow - 24 Nisan 2021, 00:18:32
Alıntı yapılan: Anestezi - 23 Nisan 2021, 21:29:57
Ağlayacağım, cidden. Sahip olduğunuz azmin ve çalışma arzusunun onda birine sahip olmak bile pek çok şey yapmam için yetecektir.
Yok be :D Ne olacak. Bunu yaptığım zaman (2018) en boş olduğum zamandı ve tek ciddi işim bunun üzerine uğraşmaktı. Bir kitap yazayım dedim ama aklıma bir şey gelmedi ve özensiz bir iş olsun da istemedim ve aklıma bir oyunu kitap haline getirmek geldi. Vice City'den başladım. Güya bütün GTA'ları kitaba dönüştürecektim ama planladığım gibi gitmedi ve başladığım iş yalan oldu. Bitiremedim...

Buna o kadar emek verip bir yere varamadığı için gerçekten üzüldüm ve hiçbir şekilde editlenmemiş halini buraya olduğu gibi attım. Tamamlar mıyım? Sanmıyorum, kaldığım yerden devam etmek isteyen olursa eklerim ve editlemeleri yaparım.
Büyük bir projeymiş doğrusu, bitirememiş olsanız bile buraya kadar gelmiş olmanız yeter, gerisini de başkası tamamlar eğer isterse. :)


lazlow

Alıntı yapılan: Anestezi - 24 Nisan 2021, 00:45:46
Büyük bir projeymiş doğrusu, bitirememiş olsanız bile buraya kadar gelmiş olmanız yeter, gerisini de başkası tamamlar eğer isterse. :)
Teşekkürler, burada dursun bir köşede dedim ben de :)


Sulozzy

Çok iyi azmin ve başarını tebrik ediyorum <3


Razor02

Büyük sabır ve emek isteyen bir iş, bir kısmınıda olsa yapmışsın. Teşekkürler lazlow :helal: :cakal:


Lloyd

Oyunları kitap haline getirme fikrini çok beğendim ve takdir ettim doğrusu. Kitap okumayı severim, hele ki gta kitapları diye bir şey olucaksa bulunduğum platformdaki birinin yazdiği bir şeyi kesinlikle satın alırdım.Boş vakitlerim de okuyacağım. Eline sağlık.