GTAMulti.com - Türkiye'nin Türkçe GTA Sitesi

Cümlenin Devamını Getir

Başlatan Keanu, 11 Şubat 2018, 19:28:57

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Lé Spîke

Bayılmışım, uyandığımda karanlık bir odadaydım. Hiç bir şey hatırlamıyordum.

         

[R]ussell_Savrinn

Oda çok karanlıktı. , bi adam geldi kapıyı açtı sessiz ve ıssız bir yerdi, ilerlerdim. ayağım kaydı ve yere düştüm. Yerlerde insan kanları vardı.


|Mert|

Attıkları yer hapis gibiydi küçük ama geçebileceğim bir pencere gördüm iyiki camdandı hemen camı kırıp kaçtım ordan, ama kolum yaralanmıştı cam yüzünden hastaneye gitmeye karar verdim...


InnFlamess.

Hastanede Tedavi Olduktan Sonra Hemen Koşarak Hastanedemn Kaçtım. Peşimde Polisler Vardı Hemen Bir Çalılığa Saklanarak Polislerden Kurtuldum.
Son düzenlenme: 09 Eylül 2018, 18:26:22 InnFlamess.
Acemi Mapper...

juqi

Ardından babaannem keçi pekmezi ile karşıma çıktı 3 4 kaşık aldıktan sonra oradan koşarak ayrıldım en yakın eczaneye girdim. Keçi pekmezi anti tepkime yaptı (azdır*c*) ve eczaneci kızı zorla tecavuz ettikten sonra heyecandan bayıldım


Lee Seon

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...
Son düzenlenme: 11 Eylül 2018, 10:42:28 Maes

ace

Destan yazmışsın devaımını getiremeyeceğim.


Lee Seon

Alıntı yapılan: Maes - 09 Eylül 2018, 19:30:08

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...


Altı üstü 6 cümle. -,- Devamını getiremeyecekseniz yorumu üste atmayın.


DracDonix

Alıntı yapılan: Maes - 13 Eylül 2018, 10:52:56

Alıntı yapılan: Maes - 09 Eylül 2018, 19:30:08

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...


Altı üstü 6 cümle. -,- Devamını getiremeyecekseniz yorumu üste atmayın.


Devamını getirecek bir şey anlamadım. getirmeye çalışacam :D

İmzanız forum kurallarına uymamaktadır. (daha küçük boyutta bir imza seçiniz.)

Lee Seon

Alıntı yapılan: Maes - 09 Eylül 2018, 19:30:08

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...


Bekliyoruz. :D


Lee Seon

@DracDonix 13 Eylül'den beri bekliyoruz dostum. 2-3 ay daha beklesek yıl dönümü yapacağız. Altı üstü 6 cümle ve gerçek bir senaryo. :D Bol şans!


DracDonix

Alıntı yapılan: Lee Seon - 12 Haziran 2019, 11:18:32

@DracDonix 13 Eylül'den beri bekliyoruz dostum. 2-3 ay daha beklesek yıl dönümü yapacağız. Altı üstü 6 cümle ve gerçek bir senaryo. :D Bol şans!

Hmm unutmuşum xd yapacm

İmzanız forum kurallarına uymamaktadır. (daha küçük boyutta bir imza seçiniz.)

242mtb

Alıntı yapılan: Lee Seon - 09 Eylül 2018, 19:30:08

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...

Paragrafa ara vermeyi düşünmüştüm bir bardak su aldım ve paragrafa geri döndüm tam başlayacakken...


Spetsnaz!

Alıntı yapılan: mtb - 13 Haziran 2019, 00:20:27

Alıntı yapılan: Lee Seon - 09 Eylül 2018, 19:30:08

Aniden garip bir irkilmeyle kendimi her zaman ki gibi loş ışık vuran, üzerinde yeni kitabımın dağınık taslaklarının bulunduğu masamda buldum ki bu benim için artık alışılagelmiş bir durumdu ve artık boyun ağrılarım katlanamaz derecede artması yetmezmiş gibi bir de masamda gözlerim ağır ağır her kapandığında gördüğüm saçma sapan rüyalar artık psikolojimi bozmaya başlamıştı. En son karaladığım taslak sayfasına baktım ve şaheserim olabilecek bu kitaba daha henüz bir giriş cümlesi bile yazamamıştım, hem ne yazabilirdim ki? Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş ve bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegende yaşayan insanoğlu... Evrenin yaratılışından milyonlarca yıl geçmiştir fakat bu gezegende zaman tamamen mevhumunu yitirmiştir ama nedense insanoğlu, kolundaki saatin en büyük icat olduğunu iddia eder durur. Tüm bunları düşündükten sonra belli belirsiz kitabımın ilk giriş paragrafını yazmaya koyuldum:

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi...

Paragrafa ara vermeyi düşünmüştüm bir bardak su aldım ve paragrafa geri döndüm tam başlayacakken...

dışarıdan bazı sesler duydum, "FBI, OPEN THE DOOR". hemen arka bahçeden kaçtım.


Ryroz

Kaçarken ayağım taşa takıldı ve düştüm. Ayağım çok ağrıyordu ama kaçmam lazımdı. Kaçamayacağım için yan evin bahçesine geçip çitlerin arasına saklandım.